Monday, September 21, 2009

Yunanistan gözde tatil turları


Rodos genellikle "" Pearl Akdeniz turları "adı verilir ve doğal güzellikleri, tarihi tanınır ve arkeolojik hazineler. Peyzaj dağlık ve yeşil ve çam ağaçlarının orada güzel plajlar bulunmaktadır.M.Ö. 408 yılında Rodos üç büyük şehirler (Lindus, Ialysus ve Cameirus) birlikte adanın kuzey ucundaki yeni bir büyük şehir oluşturmak için bantlı. Bu Rodos şehir bugün, bir Akdeniz'in en güzel kentlerinden biridir. Büyük hava ve güneş neredeyse yıl boyunca, Rodos şehir geçmişte neredeyse zaman dokunulmaz görünüyor gelen büyülü hazineler ile kozmopolit özellikler birleştirir. Tüm çevresinde denizi, görünümleri güzel. Rodos 3.-5. yüzyıllarda hem Roma turları ve Bizans imparatorluklarının bir parçası olarak MS önemli bir merkeziydi. Knights of St John köyünü işgal Rodos 1.306 ve ortaçağ duvarlı şehir hala Rodos kentinde ünlü bir dönüm noktası olduğunu. Rodos Şövalyeleri 1522, zaman Rodos Süleyman kanun koyucu tarafından fethedildi kadar yönetti. Rodos son UNESCO tarafından dünya kültür mirası anıtı olarak ilan edildi. Fabulous iklim, gece hayatı, plajları ve turistik teklifiyle zengin bir büyük tatil beldesi yıl boyunca olun.Uzak olmayan limandan, kentin doğusunda, sen Grand Master Rodos Şövalyeleri (Castello) of ünlü Sarayı bulabilirsiniz. Saray aslında 14. yüzyılda, ancak inşa edilmiş daha sonra 1856 yılında tamamen zaman barut Türkler Bodrum turları katında depolanan yıkılmış patladı. Saray İtalyanlar tarafından 1939 yılında işgali sırasında restore edilmiştir.Lindos bir Rodos en güzel köy: geleneksel beyaz evler olağanüstü bir akropol yükselir, güzel bir sahilde pitoresk bir küçük limanında seti - Ayios Pavlos. Akropol orada gezinmek çok şey var; Kalesi Knights, St John Bizans kilisesi, Büyük Stoa, antik tiyatro, tapınak Dionysos ve Lindia Athena Tapınağı (M.Ö. 4. yüzyıl) ve. Akropolün sarp bir kaya 115m deniz üzerindedir

Yunanistan tatil ekonomisi

Buna rağmen nüfusun % 30’una yakını tarım ve hayvancılıkla uğraşır. En önemli tarım ürünleri; tahıl, tütün, pamuk, pirinç, zeytin, üzüm, meyve ve sebzedir. Son yıllarda meyveciliğe ve sebzeciliğe çok önem verilmiştir. Özellikle kuru üzüm, limon ve portakal yetiştirilir. Hayvancılık gerektiği kadar gelişmemiştir. Kendisinin et ihtiyacını karşılayamamaktadır. Bu sebeple et dış pazarlardan satın alınmaktadır. Hayvancılığın geri olmasının başlıca sebebi yetersiz sayıdaki geniş otlak arazidir. Daha çok koyun, inek ve kümes hayvanları beslenir.Yunanistan balıkçılık bakımından çok gelişmiş bir ülkedir. Çok çeşitli türde balık avlanır ve yetiştirilir. İçinde soğutucuları bulunan özel balıkçı tekneleri yapılmıştır. Açık denizlerde avlanan balıkçı filosu, ülkeye dondurulmuş balık temin etmektedir.Yunanistan yeraltı madenleri bakımından çok zengin bir ülkedir. Başlıca madenleri; boksit, krom, beyaztaş, mermer, demir, nikel, amyant, magnezyum, bakır, kurşun, linyit, zımpara, sülfür, alüminyum ve petroldür. Yunanistan turları madencilik bakımından zengin olmasına rağmen bu alanın ekonomiye katkısı çok düşüktür. Ülkenin % 30’una yakın bir bölümü imalat sanayii ve endüstri alanında çalışır. En önemli endüstri kolları tekstil, kimyevi maddeler, gıda, çimento ve metal endüstrisidir.Yunanistan daha çok Federal Almanya, İtalya, Fransa, Benelüks devletleri, Japonya, Libya, ABD, İngiltere ve BDT ile ticari münasebetlerde bulunur. Avrupa turları ekonomik topluluğunun bir üyesidir. İhracatının % 50’sine yakın bir bölümünü sanayi ürünleri özellikle kimyevi maddeler teşkil eder. Diğer ihraç ürünleri şunlardır: İşlenmemiş veya yarı yarıya işlenmiş maden cevherleri, tütün, zeytinyağı, kuş üzümü, pamuk, narenciye ürünleri, tekstil ürünleri, kuru üzüm ve balık. Ülkenin ambalaj sanayii oldukca gelişmiş durumdadır. Çeşitli Türk mallarını, özellikle incir, üzüm gibi maddeleri ambalajlayarak kendi malı olarak Avrupa ülkelerine satmaktadır.Turizm, ülkenin çok önemli bir gelir kaynağıdır. Marathon, Mycenae, Olympia, Sparta, Thermopylae ve Tiryus gibi eski Yunan şehir devletleri turistlerin bir hayli ilgisini çekmektedir.Ülkenin ana asfalt yolları ve demiryolları genellikle tabii tarihi yolları takip eder. Esas demiryolu sistemi İkinci Dünya Harbinden sonra inşa edilmiştir. Karayolları çok gelişmiş durumdadır. Biri yatay, diğeri dikey olarak ülkeyi kesen iki eski ana yol Atina’da kesişir. Deniz ulaştırması ve gemicilik oldukça gelişmiştir. Pire, Akdeniz’in en önemli limanlarından biridir. Atina’da milletlerarası bir havaalanı vardır. Bazı uçak şirketleri özel kuruluştur

Atina , Akdeniz , Avrupa Hepsi Yunaninstan turları'nda

Bugünkü Yunanlıların eski Yunanlılarla alakaları kalmamıştır. Yıllarca çeşitli egemenlikler altında çeşitli milletlerle karışmış ve başka bir topluluk haline gelmişlerdir.Nüfusun üçte birine yakın bir bölümü başşehir Atina turları ve çevresinde yaşar. Bu bölgedeki nüfus yoğunluğu 100 kişinin üzerindedir. Bundan başka diğer önemli bölgeler şunlardır: Selanik, Pire, Patras, Kandiye, Tirhala, Serez, Yanya, Kırkira, Levkadas, Ahayas, Attiki, Iraklia ve Kavala’dır. Ülkede en kalabalık azınlık grup Türklerdir. Nüfusun yaklaşık % 2’sini meydana getirirler. Ayrıca bir miktar Bulgar, Rum ve Ermeni de yaşar.Ülkenin resmi dili Yunancadır. Yunanistan’da yaşayan Türkler, her türlü baskılara rağmen Türkçe konuşurlar ve Yunanca da bilirler. Yunan hükümetleri Türklere çeşitli konularda zorluklar çıkarmaktadır. Halkın % 97’si Ortodokstur. Geri kalanların çoğunluğu Müslümandır. Çok az da olsa Katolik, Protestan ve Yahudi de vardır. Yunanlılar küçük yaşlardan itibaren “Türk düşmanlığı” ile yetişirler. Alfabelerinde küçücük çocuklara bu düşmanlığı öğretirler. Gayeleri eski Bizansa kavuşmaktır. Kendilerini halen Helen Medeniyetinin devamı sayarlar.Yunanistan 1830’da Osmanlı Devletinden Hıristiyan batı ülkelerince koparılıp bağımsız olduğunda Mora Yarımadasında yaşayan 700.000 kişi kendisinin hangi ırk ve millet olduğunu bilmiyordu. Çoğunluğu çobanlık yapan muhtelif millet ve ırkların karışımından olan, Rumca konuşan bu topluluğu Avrupalı ülkeler Osmanlı Devleti aleyhine kullanarak, sizler eski Yunanlıların nesillerisiniz dediler. Nitekim A.J. Toynbee, 13 ciltlik İngilizce A. Study of History isimli eserinde eski Yunan fikrinin Akdeniz’i ele geçirmek isteyen sömürgeci emperyalist Avrupalı devletlerin, devlet adamlarının ortaya attığı bir yalan oduğunu açıkça ifade eder.Charles Seignobos’un Medeniyet Tarihi isimli eserinin 441’inci sayfasında; “Ortaçağda tamamen yok olan Grek milleti siyasi maksatlarla Osmanlılara karşı yeniden ortaya çıkartıldı.” der.Bulgar, İskit, Hunlar, Avarlar, Kumanlar, Peçenekler, Hazerler, Sırplar, Slavlar, Arnavut, Türkmen, Tatar ve İlliryalılar karışımı olan bu topluluğa Batılı tarihçi ve siyasetçiler tarafından eski Yunan şuuru verilerek Osmanlı Devletinin Akdeniz turları hakimiyetine son verilmesi ve Mora Yarımadasının elinden alınarak, yıkılışı hızlandırılmıştır. Böylece Batı emperyalizmi hem İslam ülkeleri, hem de diğer dünya devletlerinde kendine daha rahat ve kolay yerleşme yolu bulmuştur.Çok eski lügatlarda Larousse dahil; Grek kelimesi “hilekar, dolandırıcı” manasına gelir. On dokuzuncu asırda Avrupa turları ülkelerinde Grek şenlikleri yapılırken, Alman tarihçi Profesör Fall Merayere, Mora Yarımadası’nın Ortaçağlardaki Tarihi isimli eserinde; “Avrupa’da Hellen ırkı tamamen yok olmuştur. Bu günkü Hıristiyan Yunanlıların damarlarında bir damla Hellen kanı yoktur.” demiştir. Konstantin Porfirogeret ise 8. asırda İtalya’dan gelen veba ile Hellenlerin son kalıntılarının da kaybolduğunu ifade eder.1830’dan bu yana Türkiye aleyhine propaganda üç misli artmıştır. Yunanistan turları ilkokullarında Yunan çocuklarına; “Bir tek Türk kalmayıncaya kadar Türklerle savaşacağına...” dair yemin metnini ezbere okutmaktadır

Avrupada Yunanistan tatil turları

Küçük bir ülke olmasına rağmen kritik bir mevkidedir. Avrupa turları ve Afrika turları kıtalarının en çok birbirine yaklaştığı yerlerden birinde bulunur. “Avrupa-Kıbrıs-Ortadoğu”, “Avrupa-Süveyş-Hind Okyanusu” ve “Rusya-Boğazlar-Ege Denizi-Akdeniz” su yollarını kontrol edebilecek coğrafi özelliğe sahiptir.Yunanistan genel olarak beş bölgeye ayrılır: Makedonya, Trakya, Epirus, Teselya ve Mora. Yunanistan turları topraklarının hemen hemen beşte dördü dağlık, çok az bir bölümü de ovalıktır.Orta Yunanistan’da uzanan sıra dağlar Korintos Boğazında son bulur. Bu dağlar, daha sonra Mora Yarımadasının içlerine kadar devam eder. Mora Yarımadasındaki başlıca dağlar şunlardır: Panahayiko, Erimantos, Zirra, Helmos, Mealo, Tavyetos, Parnonas.Arnavutluk sınırından ülke içlerine doğru uzanan sıradağlara Pindos Dağları denir. Yaklaşık olarak 200 adet tepe bu bölgede birbirine paralel olarak yer alır. Pindos Dağlarının kuzeyine Grammos Dağları denir. Güneydeki kısımda ise, Nafpaktros ve Lodorikiyu dağları bulunur. Bu dağların ve ülkenin en yüksek noktası 2917 m’ye kadar yükselen Olimbos Dağıdır. Yunanistan ovaları kıyılarda yer alır ve genellikle denize açılır. Bir kısım ovalar ise iç kısımlarda bazı göllerin kurumasıyla ortaya çıkmışlardır. Başlıca ovalar şunlardır: Selanik, Argolidas, Messinas, Lakonias, Kopayidas ve Karlos.Yunanistan kıyıları oldukça girintili çıkıntılı olup yaklaşık olarak 150-160 km kadar uzunluğundadır. Kıyılar boyunca, Ege Denizinde ve Akdenizde yaklaşık 2000’e yakın ada Yunanistan’a aittir. Bunlardan sadece 169 tanesi yerleşim yeridir. Ege Denizinde İmroz ve Bozcaada Türkiye’ye aittir. Başlıca büyük adalar şunlardır: Girit, Rodos, Milos, Korfu, Sakız, Midilli (Lesbos), Sisam, Eğriboz, Delos ve Mykonos

Yunanistan tarihe açılan tatil turları

M.Ö. (2000-500) yıllarına kahramanlık seneleri ve ilk olimpiyat seneleri adı verilir. M.Ö. (500-400) yıllarında meydana gelen İran savaşları, medeniyet seneleridir. M.Ö. (400-300) yılları eski Yunanlıların gerileme devridir. İskenderin Makedonya, Tiva ve İsparta istilaları bu devre dahildir. M.Ö. (300-146) tarihleri dördüncü ve son devirdir. Bu son devre aynı zamanda Helenistik Dönem de denir. M.Ö. 146 yılında Roma turları İmparatorluğunun idaresi başlar. Romalılar M.S. 395’te ikiye ayrılınca Yunanlıların Orta Dönem ve Bizans tarihi başlar. Bizans İmparatorluğunun ilk hükümdarı Konstantin’dir.Konstantin 330 yılında, Doğu Roma’nın Bizans şehrini alarak ismini “Constantinople” şeklinde değiştirdi. Konstantin’in 378’de ölümüyle birlikte, imparatorluğun 1081’de başlayan gerileme dönemine kadar, sırasıyla Teodosiu, Lostianu, Iraklios, Isavroslar ve Mekadonya dönemleri geçti. Gerileme devri, Fatih Sultan Mehmed Hanın 1453 yılında “Constantinople”u alarak “İstanbul” yapmasıyla son buldu. Böylece yaklaşık 1000 yıllık Bizans İmparatorluğu tarihe gömüldü.Fatih’in İstanbul’u fethetmesi, dünya tarihinin olduğu gibi Yunan tarihinin de dönüm noktasıdır. Artık Yunan Devleti kalmamış ve Yunanistan turları toprakları bir Osmanlı eyaleti olmuştu. Atina turları 1458 sonbaharında Osmanlı topraklarına katıldı. Fatih Sultan Mehmed Han hemen Atina’ya geldi ve dört gün kaldı. Türk ve Yunan arşivlerine göre Atina’da Türk idaresi zamanında tekke, küçük kervansaray, çeşme ve sebillerin dışında 9 cami ve tam teşekküllü bir medrese yapılmıştı. Bunlar; Mescidi İsmaili, Fethiye turları Camii, Yeni Cami, Aşağı Şadırvan veya Voyvoda Camii, Sofya veya Hüsnü Bey Camii, Sütunlu Cami, Akropol eteğindeki cami, Küçük Cami, Kafisiye Kazası Camii ve Ravaklı Medrese. Osmanlıların 400 sene hakim olduğu bu yerlerdeki eserlerden bugün minaresi yıkılmış iki camiyle bir medrese kapısı kalmıştır. Diğerlerinin ise izleri bile kalmamıştır. Yunanlılar 400 yıl kadar rahat ve huzur içinde Osmanlı tebeası olarak yaşadı. 1821 yılında, Osmanlı Devletinin gerilemeye başladığı dönemlerde, Avrupalıların kışkırtmalarıyla Yunan isyanı çıktı. İsyandan sekiz yıl sonra Yunanistan Krallığı kuruldu. 1832-1913 yılına kadar Danimarka turları asıllı krallar tarafından idare edildi. Yunanistan, bundan sonra 1923 yılına kadar Balkan turları Savaşları, Birinci Dünya Harbi ve iç karışıklıklarla uğraştı. Müttefiklerin yardımıyla Yunanlılar “Megalo İdea” hülyası ile, “Helen İmparatorluğu”nu yeniden kurmak üzere 15 Mayıs 1919’da İzmir’i Batı Anadolu topraklarını işgal ettiler. Çok geçmeden, Türk Ordusu karşısında tutunamayarak 1922’de hayalleriyle birlikte denize döküldüler. (Bkz. Balkan Savaşları, İstiklal Harbi)Bu yenilgiyle birlikte Yunanistan’da iç karışıklıklar başgösterdi. 1923 yılında yapılan halk oylamasıyla Yunanistan Cumhuriyeti ilan edildi. Fakat 1926’da General Theodoros Pangalos diktatörlüğünü ilan etti. 1935 yılında monarşik idare yeniden ortaya çıktı ve Helen Kralı, George II, tahta geçti. İkinci Dünya Savaşı patlak verince, Yunanistan 1940 yılında İtalya’dan bir ültimatom aldıysa da bunu reddetti. Fakat ardından Alman, İtalyan ve Bulgarlar ülkeyi işgal etti. 1944 yılında işgal kuvvetleri ülkeden çekildi. Ülkede tekrar iç karışıklıklar başgösterdi. Ülkeye sızmış komünist güçler, Kralcılar ve İngiliz birlikleri tarafından mağlup edildi. 1947’de yapılan yeni bir halkoylamasıyla George-II, idareyi eline aldı. Daha sonra yerine kardeşi Paul-I geçti.Komünistler 1947-1949 yılları arasında tekrar karışıklıklar çıkardılarsa da, ABD’nin yardımıyla dağıtıldılar. 1963 yılına kadar ülke, Karamanlis hükümetince yönetildi. Bu tarihteki seçimleri Merkez Partisi kazandı. Ülke içinde yeniden karışıklıklar çıktı 1967 yılında Albay Papadopoulos ihtilalle idareyi eline geçirdiyse de 1973 yılında General Demetrius’un yeni bir ihtilaliyle idareyi kaybetti. 1974 yılında Kıbrıs turları problemi ortaya çıktı. Türk ordusunun “Barış Harekatı” Yunanistan’da iktidar değişikliğine sebep oldu. Yunan askeri cuntası dağıldı. Yerine Karamanlis hükümeti geldi. (Bkz. Kıbrıs)Yunanistan, 1974 yılında referandumla yeniden Cumhuriyet oldu. 1981’de Avrupa turları Ekonomik Topluluğuna katıldı. 1981 ve 1985 seçimlerini PASOK (Panhelenik Sosyalist Hareket) partisi kazandı. Haziran 1989’da yapılan seçimlerde PASOK ikinci parti durumuna düştü. Seçim sonuçları hiçbir partiye hükümet kurma imkanı vermedi. Geçici hükümet altında Kasım 1989’da yapılan erken seçimlerde de hiçbir parti hükümet kuramayınca, Nisan 1990’da yeniden ikinci kez erken seçime gidildi. Meclisteki sandalye sayısının bir fazlasını kazanan Yeni Demokrasi Partisi hükümet kurdu. Hükümetin kurulmasından sonra yapılan seçim neticesinde Karamanlis ikinci kez cumhurbaşkanı oldu

kısa kısa Yunanistan

Yunanistan Cumhuriyeti Balkan turları Yarımadasının güneyinde, kuzeyden Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan, Doğudan Türkiye, güneydoğudan Ege Denizi, güneyden Akdeniz turları ve batıdan Adriyatik Denizi ile çevrili ülke.Başkenti Atina turları olan ülkenin nüfusu 10.665.989 kişidir.Resmi dili Yunanca, dini Hıristiyanlık (İslamiyet, Batı Trakya) ve para birimi Euro'dur

Prag turları gezelim görelim

The Charles Bridge - Charles Koprusu13. yy yapimi olan bu kopru; ozellikle ilkbahar ve yaz aylarinda turistlerin ve yore halkinin en cok gittigi yerlerden biridir. Ya sabahlari daha gunun ilk isiklari ile sehir aydinlanirken ve harikulade bir manzara kopru uzerinde size kucak acarken, ya da gecenin o essiz guzelliginde sevgilinizle yapacaginiz romantik bir yuruyus ile de "Kopru Ustu Asiklari" gibi elele dolasmanin hazzina varabilirsiniz.Gunesli gunlerde kopru hediyelik esya satanlar, kukla tiyatrolari, muzisyenler, ressamlar ve sanatcilarla ziyaretcilere pekcok secenek sunmakta. Bir yanda koprunun bir yerlerinde calmakta olan kemanin insan ruhunda olusturdugu huznu dusunurken, diger yanda calan bir polka muzigi ile birden huznu geride birakip neselenmeye ve fransizlarin deyimiyle joie de vivre (yasama sevinci)'i hissetmeye basliyorsunuz. Kral 4. Charles'in bas mimari olan Peter Parler tarafindan yapilan kopru, daha ziyade sovalye turnuvalari icin islevsel bir yapi olusturma amaci ile yapilmis ve o donemde susleme olarak ta sadece bir hac kullanilmisti. Fakat daha sonralari Katoliklerin baskisiyla 30 adet heykel kullanilmistir. (1600-1800 AD). Gunumuzde kopru uzerinde bulunan heykelleri cogu kopyadir cunku sehrin gecen yillar zarfinda yasadigi kotu hava sartlari heykeller oldukca buyuk zararlar vermistir. Su anda 75 adet heykel bulunmaktadir, bunlardan belki de en eski en ilginc olani 8 numarali John Nepomuk heykelidir. John Nepomuk; supheci Wenceslas IV doneminde rahip olarak gorev yapmaktaydi. Birgun guzeller guzeli kralice gunah cikarmak uzere rahibin yanina geldi. Bunu duyan Wenceslas kralicenin ask konusunda itiraflarda bulundugundan emin bir halde rahibi huzuruna cagirdi ve derhal kendisine soylenenleri birbir anlatmasini istedi. Rahip tanri huzurunda verdigi sozu bozamayacagini ve bu konuda tek bir kelime bile etmeyecegini soyledi. Bunun uzerine sinirlenen kral, rahibi Vltava nehrinden asagi atti. İste tam rahibin nehre atildigi yerde bir hale olustu denir ve bugun heykel uzerinde bulunan hale de o olayi hatirlatmak icinmis. dogrumudur bilinmez ama bizden soylemesi, eger dilek tutup hac ya da haleye dokunursaniz dileginiz gercek oluyormus

Eğlence alışveriş ve işte prag turu

Vejeteryanlar ya da kolestrol ile sorunu olanlar herhalde Prag'ta aci çekecektir çünkü et (genelde domuz) ve sarkuteri ağırlıklıdır..Et ya patates ile ya da üstte ağır bir sosu olan pilav ile servis edilir, rosto ve gulaşi da unutmayın. porsiyonlar inanılmaz büyüktür. Bir de meşhur dumpling'leri unutmamak lazım, bir çeşit mantı olan dumplingler yemekte mutlaka servis ediliyor. Yemeğinizi ünlü Çek biralarından biriyle içmeniz ozellikle tavsiye edilir. Garsonlar bira diyince, 1 lt lik bira bardaklarını önünüze koyuveriyorlar çünkü yerel halk birayı bu kocaman bardaklarda içmeyi seviyorlar. Siyah birayı tatmadan da dönmeyin. Şarap severler içinse haberler çok iyi değil, doğrusunu söylemek gerekirse çok kaliteli şarapları yok (her ne kadar kendileri bunun aksini size söylese de).Birkaç restaurant tavsiyesi:· Sonradan olma zenginlerin gözde mekanı "Pravda" Paris turları caddesi üzerinde yer alıyor. Modern dekorasyonu ve gelen insanların sıklığı göz kamaştırıyor. "U Kalicha"Duvarlarında yüzyıl önce bu restaurant-birahaneye gelen ünlü yazar ve çizerlerin notları, resimleri, karikatürleri yer alan ve J.Hasekin "Good Soldier Schweik >Arslan Asker Svayk" teması uzurine kurulmuş değişik bir mekan. Oldukça büyük turist gruplarını içinde barındıran bu restaurantta isteğe göre küçük salonlarında özel toplantı da yapılabiliyor. Yemek başladıktan kısa bir sure sonra, masaların arasında dolasan orijinal kostümler içindeki 2 müzisyen misafirleri öyle bir coşturuyor ki....Adres: na bojitsi 13, P2 "U Maltezskych rytirü'(Malta Şövalyeleri)" mutlaka biralarından içmeye gidin. Rosto ve biftekleriyle ünlü bir mekan. Akşamları rezervasyonsuz sakin gitmeyin. Kişi başı 10-20 USD arası.Adres: Prokopska 10, Prag turları 1.Telefon 5753 3666 "U Prince"tam meydanda saat kulesinin önündeki alanda yer alıyor. Özellikle akşamları yemek yemek çok keyifli oluyor. Meydanda sağa sola giden insanları keyifle izlemenin yanı sıra, restaurantin somonla yarattığı harika tatları denemekte hoş bir deneyim olabilir. Adres: Old Town Square'de Astronomik saatin karşı sırasında"Reykavik"Charles Köprüsü'ne giden yolun üzerinde bulunan bu mekanda istiridye mutlaka denenmeli. "Cafe Milena"Avusturya stili olmasının yanında bir başka ozelliği de Kafka'nin sevgilisi Milena'ya adanmış bir cafe olmasıdır. Akşam 7 cıvarı Broadway müzikallerinden derlemeleri zevkle dinleyebilirsiniz. Hafif yiyecekler ile popüler bir mekân. Kişi başı 6-8 USD arası.Adres: Staromestske Namesti 22, Prag 1. Telefon: 260-843"Kavarna Slavia" Edebiyatçıların uğrak yeri. Kafka ve Vaclav Havel'in bir zamanlar ziyaret ettiği mekânların basında gelirmiş. Kişi başı 10-20 USD arası. Adres: Smetanova Nabrazy 1012, Prag 1. Tel: 2422 9057 "Jama" oldukça popüler bir mekân. Çek mutfağı ve bol acili Meksika turları mutfağı ağırlıklı. Genellikle çok kalabalık. Kişi başı 5-8 USD arası.Adres: V Jame 7. Telefonu 2422 2383 "Ostroff" Vltava Nehri üzerindeki küçük bir adada bulunan popüler bir restaurant. Çek mutfağı ağırlıklı. Kişi başı 10-20 USD arası. Adres: Strelecky Ostrov 336. Tel: 2491 9235 "Nebozizek (Little Auger)"Petrin Tepesi üzerinde bulunan bu restaurantin manzarası görülmeye değer. Çek yemekleri ağırlıklı. Kişi başı 10-20 USD arası. Rezervasyon şart.Adres: Petrinske Sady 411, Prag 1. Tel: 537905

Prag tatil turları bilmeniz gerekenler

Saatlerinizi gider gitmez 1 saat geriye ayarlamayı unutmayın. Cep telefonlarınızı Prag'da kullanabilirsiniz. Şehir 10 bölgeden oluşuyor. Şehir merkezi "Prag 1" olarak numaralandırılmıştır. Bilginize. Ulusal Müze her ayın ilk Pazartesi günü ücretsiz gezilebilir. Türk Konsolosluğu telefonu: +420 2 2431 1402. Şehre vardığınızda mutlaka Prague Post alin. Restaurant adres ve telefonlarından, müzeler, sanat galerileri ve konserler ile ilgili bilgiler ve A'dan -Z 'ye Prag turları hakkında öğrenmek istediğiniz her şey bu dergide mevcut.. 22 no.lu tramvaya bindiğinizde şehrin manzarasının keyfine varabilirsiniz. Pazartesi günleri tüm kaleler, kuleler, ve antik döneme ait kalıntıların bulunduğu ören yerleri ziyarete kapalıdır. Prag taksilerinin edindiği kotu unu yok etmek için belediye taksimetreli sisteme geçti. İlk açılış 20 czk, beher km için 17 czk yazıyor. Prag havaalanından şehre taksi ücreti 300 czk dan fazla tutmamaktadır. Acil durumlar için; Prag sağlık Merkezi (The Health Centre Prague) Vodickova 28, 3 scodiste (stairs) 2 patro P.S. (floor) Prague 1 tel:420 2 2422 0040 Seyahat çekleri herkes tarafından kabul edilmektedir. Komercni bankasında Eurocheck ücretsiz olarak bozdurulabilir. Çoğu dükkan, mağaza ve otel kredi kartı kabul etmektedir. Amerikan Doları ve Alman Markı nakden kabul edilmektedir.Servis ücreti olarak 5-10% tip ilave edilebilir. Prag'da alışveriş yapmak isteyenlere bir kaç küçük bilgi: bankalar 8:00-17:00 mesai yapıyorlar. Alışveriş merkezleri akşamları 19:00'a kadar açık. Cumartesi ise büyük olasikla tüm dükkanlar 13:00'e kadar açık kalıyor.Pazarlıksız alışveriş yapmayın ve sakin ola Bohemya cam ve kristallerinden almadan dönmeyin. Stare Mesto Market isimli açık pazarda tahta oyuncaklar, seramikler, porselenleri bulabilir yada keyifle dolaşabilirsiniz. Mutlaka uğrayın. Adres: Havelska, Prag 1. Ayrıca mağazaları, cafeleri, barları, müzeleri ve tiyatrolarıyla unlu Nove Mesto (New town) bölgesinde daha uygun fiyatlara sahip tesislerde konaklayabilir ve yemek yeme imkanı bulabilirsiniz. Çek Cumhuriyetin'de, özellikle Prag'da, her adım başı rastlanan kiliseler olsa da, yapılan araştırmalar, 40 yıl süreyle Komünizmle yaşayan halkın yüzde 50'sinin Ateist olduğunu gösteriyor. Geri kalanlar içinde en önemli grup ise Katolikler. Çek Cumhuriyeti, Almanya, Polonya, Slovakya, Macaristan ve Avusturya'yla sınırdır.Berlin sadece 282 km; Varşova 512 km; Budapeşte turları 457 km uzaklıkta. Bilginize ve de ilginize. Prag'a gidipte konserlere gitmeden olmaz. Klasik müziğin en güzel örneklerinden, jazz ve rock'a kadar pek çok seçeneği ile konser salonları sizleri bekliyor, UNUTMAYIN!! Özellikle astronomik saatin bulunduğu meydanda, öğle saatlerinden sonra eski kostümler içerisindeki gençler bilet satışına başlıyorlar ve istek halinde ödemeleri kredi kartı ile de kabul ediyorlar. (ogrenciler icin konser salonlarinin bir kismi indirim uyguluyor. Eger yaninizda ogrenci kimliginiz varsa, ibraz etmeniz halinde pek cok yerden indirim alabiliyorsunuz) Her yılın 30 Nisan günü tüm Prag halkı, Kampa adası ve cıvarında, cadıları yakma töreni (Walpurgisnacht, Paleni Carodejnic) düzenliyor. Tabii günümüzde ateş yakmak yerine havai fişek gösterileri ile Prag bir renk cümbüşüne dönüyor.Kutlamalar bu kadarla da kalmıyor, yine Nisan ve Mayıs ayı boyunca "Prazske jaro-Prag'da Bahar" eğlenceleri ve Uluslararası Prag Kitap Fuarı ve Eylül ayında Mozart festivali düzenleniyor.Prag'da marionette&puppet yani kukla tiyatrosu oldukça popülerdir. "Other World Kingdom" isimli ve Prag'ın hemen dışında işletilen bir otelde rezervasyon yaptırırken fantezinizi söylüyorsunuz sizi buna göre misafir ediyorlar. İlginç değil mi? Old Town'da bulunan Perlova caddesi, gecenin ilerleyen saatlerinde şehrin oteki yüzünü gösteriyor size. Süslü abartılı kıyafetleriyle ünlü Çek güzelleri adeta bir geçit töreninde imisçesine caddedeki yerlerini bir bir almaya başlıyorlar

Dubai Safari Turları

Dubai’yi özel kılan bir başka konu ise çöl safarisi… Kişi başına 150 dolar ödeyerek çıkacağınız macera türü, çölde uçma hissini yaşamanızı sağlamakla kalmıyor, sessizliğin sesini dinlemenize de imkan veriyor. Çölde güneşin batışını izlemenin tadına ise doyulmuyor. Dubai’de ne yenip, ne içildiğine gelince… Bol baharatlı kebaplar, biftek ve tavuk Dubai’de çok tüketiliyor. Pakistan, Hint ve Arap mutfağının dışında fast food çeşitleri de yaygın

Dubai tatil turlarında neler yiyebilirsiniz?

Alışveriş merkezleri fast food konusunda çok geniş imkanlar sunarken; otellere ait restaurantlarda zengin deniz ürünleri tercihlerinde bulunabilirsiniz. Hayır ille de Türk yemeği derseniz; Süleyman Abi’nin Jumeirah’da açtığı İstanbul Flowers’da kebaba dair pek çok seçenek mevcut.Tarihi eski yıllara dayanan kına günümüzde halen popüleritesini korumakta.. Özellikle de Ortadoğu ülkelerinde, Hindistan’da, Afrika ülkelerinde yaygın olarak göze çarpıyor. Bu ülkelerde kına bitkisi sadece süslenmek için değil; ilaç krem yapımı gibi alanlarda da kullanılıyor. Süs amaçlı olarak kına ile yapılan dövmeler ülkeden ülkeye farklı motifler sergilemekte.Dubai de kına çok yaygındır. Örneğin bir güzellik salonuna gittiğiniz zaman kınadan dövme yaptırabileceğiniz aklınıza gelir miy di? Güzellik salonlarının yanında bir çok turistik mekanda sadece bu işi yapan bayanlar çalışmaktadır. Yaptıkları dövme tam bir işleme. 5 dakika gibi kısa bir sürede ellerinizde adeta çiniden saraylar inşa ediyorlar. Bir kına bu kadar mi estetik olur! Dubai’de kına “Henna” olarak geçiyor. Tek kötü yani 2 haftadan az bir sürede geçmesi.Birleşik Arap Emirliklerinin 7 emirliğinden en çok konusulanı kuskusuz Dubai. Peki bu kadar konuşulmasının ve tercih edilmesinin nedeni gerçekten ne? Tabiki başarılı tanıtım politikaları. Bundan çok kısa süre önce sadece çöl kumlarından ibaret olan kara parçasi 40 yıl gibi kısa zamanda bir alışveriş ve turizm cenneti haline getirilmis. Ülke yöneticileri, bir gün tükenebileceğini düşündükleri petrol kaynaklarına bağli kalmayıp turizme yönelmeye karar vermişler. Yılda 2 kez gerçekleşen alıveriş festivali dünyanın dört bir yanından meraklısını bu ülkeye çekmeye başarmış gözüküyor. Ülkeye gelen turist sayısı her geçen gün hızla artıyor. Ocak ve Temmuz aylarında gerçeklesen festivaller süresince vitrin fiyatlarında %50-70 arasinda indirimler göze çarpıyor. Peki Dubai de alışveriş nerelerde yapılmalı?City Center simdilik Dubai nin en Büyük alışveriş merkezi. Simdilik dememin nedeni, ses getirecek bir çok merkez inşası projelerinin var olması. City Center bilinen bir çok markaya ev sahipliği yapıyor, mekan olarak geniş bir alana yayılmış. Elektronikten, tekstil ürünlerine aradığınız her şeyi bu çatı altında bulmanız mümkün.Dubai nüfusunun Büyük bir kısmını hintliler oluşturmakta Hindistana ait otantik ürünler satın almak isterseniz Karama Center’a mutlaka uğrayın.Gördüğünüzde hepsini satın almak isteyeceğiniz çeşit çeşit Hint kumaşarı, Hindistan ve Dubai ye özgü hediyelik eşyalar, spor mağazaları bu küçük çarşının içinde yer alıyor. Alışveriş merkezlerinde pazarlık mümkün olmamakla birlikte Karama Center da gönül rahatlığı ile pazarlığınızı yapabilirsiniz. Al Fahiti Street Elektronik eşya için bir numaralı mekan

Alışveriş turlarında Dubai

Wal-Mart Woolworth Harvey Nichols Harrods Carrefour Debenhams IKEA gibi perakende sektörüne hitap eden dev firmalar Dubai’deki yatırımlarını giderek daha da büyütüyorlar. Çoğunluğu 5 yıldızlı onlarca alışveriş merkezinde dünyanın diğer ucundan buraya yatırım yapmış büyük firmaları görmek mümkün. Örnek olarak Woolworth’un Dubai’de büyük bir gökdeleni mevcutken hemen Carrefour’un ve IKEA’nın alışveriş merkezlerine monte edilmiş büyük binaları var. Son yıllarda Türk firmaları da birbiri ardına Dubai’ye yatırım yapmaya başladılar. Tekstilden inşaata mobilyadan perakende sektörüne kadar Türk işadamları Dubai’deki ticari zenginlikten faydalanıyor. Damat Tween Koton Colin’s Network İpekyol Alfemo Dorya Goldaş ve Mado gibi onlarca Türk firmasının Dubai’de mağazaları var. Örnek olarak Koton’un mağazasanın bulunduğu Dubai’nin en büyük alışveriş merkezi Mall of Emirates’de DKNY Dolce&Gabbana Zara Mango ve French Connection gibi dünyaca ünlü markalar satış yapıyor. Yapı Merkezi Dubai turları metrosunun 3.5 milyar dolarlık inşaatında Japonlarla birlikte yer alırken Palmiye Adaları’nın yapımında da Türk şirketleri önemli ihaleler kazandı. Palmiye Adaları’ndaki villaların kapılarını yapmak üzere Eurodecor adlı Türk firması 10 milyon dolarlık anlaşma imzaladı. STFA Palmiye Adaları’nın bir kısım zemin çalışmalarını yaptı. Baytur Palmiye Adaları’ndaki villaların bir kısmının yapımını 184 milyon dolar karşılığında üstlendi. Dubai Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıtlı 70 bine yakın şirketten 150 tanesi Türk. Bunlardan bazıları Baytur Güriş Nurol STFA TAV Yüksel Zemtaş Zetaş.Dünyanın en büyük şantiyesi Dubai’deki inşaatlarda kullanılan demir ve çeliğin de yüzde 70’i Türkiye’den geliyor. Seramik gibi alanlarda da Türk firmaları ürünlerini bu piyasaya sokmaya çalışıyor. Dubai’yi her yıl en az 35 bin Türk ziyaret ediyor. Küresel şirketlere bakacak olursak; Black &Decker Colgate Palmolive Unilever NGK DaimlerChrysler Mitsubishi Caterpillar Logistics Goodyear Hitachi 3M BASF ABB Matsushita Electric Fedex Bose Export BP Carrier Casio Citizen L’oreal burada yer alan küresel şirketlerden sadece bir kaçı. Bütün bu yatırımlar sonucunda Dubai; 16 milyar kişinin yaşadığı bir coğrafya ve 11 trilyon Dolar’lık GSMH’sı olan ve dünyanın en hızlı büyüyen pazarının ticaret merkezi oldu. Türk firmaları da bu pazardan giderek daha fazla pay alıyor

kısa kısa Dubai turları

Birleşik Arap Emirlikleri’nin Ülke ProfiliYüzölçümü: 83.600 km2 adalar hariç yüzölçümü 77.700km2 %97’lik kısmı ise çöldür.Nüfusu: 4.32 milyon (2004 Planlama Bakanlığı)Başkenti : Abu DabiDiğer Şehirleri: Dubai turları Sharjah Ras alKhaimah Ajman Fujairah Umm alQaiwainDili: Arapça (resmi) Farsça İngilizce Hindi ve UrducaÖlçü sistemi: Metrik ve İngiliz ölçü biriminin dışında yerel ölçü birimleri de kullanılmaktadır.Para Birimi: BAE dirhem (Dh)=100 fils. Dirhem ABD Dolarına endekslenmiştir. Dh3.67:US$1Zaman Dilimi: GMT 4 saat ileridedir.Dini: Sunni İslam Şii İslam Hıristiyanlık ve Hinduizm.Yönetimi: Yedi Emirliğin birleşmesiyle meydana gelen bağımsız bir federasyondur. Abu Dhabi Dubai Sharjah Ras’AlKhaimahFujairah Umm AlQaiwain Ajman.Bütün emirlikleri temsil eden Federal Meclis 40 üyeden oluşmaktadır.Etnik Gruplar: Emirlik Arapları Diğer Araplar İranlılar Güney Asyalılar Doğu Asyalılar AvrupalılarTatil Günleri: Kurban Bayramı 22 Şubat İslamiyet’in başlangıç yılı 14 Mayıs (peygamberin doğum günü) 6 Ağustos (Sadece Abu Dabi’de Abu Dabi idaresinin kuruluşu) 1 Eylül (peygamberin gökyüzüne yükseldiği gün) 2 Aralık (BAE’nin milli günü) Bağımsızlık günü 2 Aralık 1971 (İngiltere).1960'larda yalnızca balıkçı kenti olan Dubai 1990'lar sonrası uygulanan politikalar sonucunda ve Hong Kong'un Çin'e devredilmesi ile sonrası bölgenin ticaret başkenti olma yolunda ilerleyen 2000'li yıllar ile de büyük projeler ile dünyaya adını duyuran şehir şu an bölgenin en önemli ticaret ve turizm başkentidir.[kaynak belirtilmeli]Birleşik Arap Emirlikleri'nin en büyük ikinci emirliği olmasına karşın en lüks ve en çağdaş olanıdır. Son 20 yılda bu topraklardan petrol çıkarılmaya başlamasıyla Dubai'nin yapısı değişmeye başlar. Buna karşılık gelirin %8'ini petrol oluşturur bunda bölgenin finans ve iktisat merkezi olması büyük rol oynar. Gümrüksüz devasa alışveriş merkezleri burayı kısa zamanda alışveriş cenneti yapmıştır.Şehrin başında Şeyh Muhammed Raşid el Maktum bulunmaktadır. Şeyh Maktum birçok inanılmaz projeye imza atmıştır. Bunlardan en ilgi çekici olanları palmiye şeklindeki yapay ada ve dünya şeklini alan takım adalar olarak sayılabilirŞehrin başlıca bölgeleri ise Jumeriah ve Deira'dır. Şehir dünyanın en önemli turizm merkezlerinden biridir. Şehirde lüks oteller bulunmaktadır ve Dünya'nın en ünlü şarkıcıları şehirde konser vermektedir.NUFUS1822 1200 1900 10000 1930 20000 1940 38000 1954 20000 1960 40000 1968 58971 1975 183000 1985 370800 1995 674000 2005 1204000 Birleşik Arap Emirlikleri’ni oluşturan yedi emirlikten biri olan Dubai petrol gelirleriyle başlattığı ticari hamleyi her alanda cazibe merkezi olarak tamamladı. Şeyhi El Maktum’un çılgın projeleriyle Dubai yeryüzündeki cennet olarak adlandırılmaya başlandı Dubai tüm dünyanın dikkatini görkemli turizm yatırımlarıyla çekti. Bunu vergisiz ticaret uygulamasıyla dünyanın önde gelen firmalarının yatırımları izledi. Milyonlarca turistle birlikte bunların ihtiyaç duyacağı her türlü mal ve hizmet dev alışveriş merkezleri ile Dubai’ye akın etti. Sonuçta burası hem turizmin hem de alışveriş merkezlerinin gözde buluşma noktası oldu. Dünyanın hemen her markasının birkaç mağazasının bulunduğu yüzölçümleri binlerce metrekareyi bulan dev alışveriş merkezleri Dubai’ye daha çok turistin gelmesini sağlayarak ülkeyi rakip tanımayan bir cazibe merkezi yaptı. Birleşik Arap Emirlikleri’nin gözbebeği Dubai zenginlik fışkıran görkemiyle tüm dünyayı büyülüyor. Bir zamanlar sadece 7 yıldızlı yelken oteli Burj El Arab ile tanınan Dubai sayısı giderek artan birbirinden çılgın projelerle de tanınır oldu. Özellikle üst gelir grubuna yönelik bir turizm cenneti olan Dubai yatırımcılara sunduğu vergisiz ticaret imkanı ile de dünyanın en büyük firmalarının gözdesi oldu. Dubai’deki Jebel Ali Serbest Bölgesi’nde 10 milyar dolara yakın ticaret gerçekleşiyor. Dubai Port World dünyanın en büyük üçüncü liman işletmeciliği yapan şirketi durumunda. Dubai’nin en önemli özelliği tabiiki alışveriş merkezleri. Dünyanın en büyük firmalarının Dubai’de şubeleri var. Yüzlerce alış veriş merkezinde insanın aklına gelebilecek her şeyi bulmak mümkün. Burası hemen her ürünün satış merkezi gibi. Beyaz eşyadan cep telefonuna altın ticaretinden ham maddeye kadar aklınıza gelebilecek her türlü ürünün Dubai’de bir merkezi var. Her ürünün dünyadaki buluşma noktası burası adeta. Ülke yabancıların o kadar ilgisini çekiyorki burada yaşayanların sadece yüzde 20’si bu ülkenin vatandaşı. Gerisi yabancılardan oluşuyor. Batılılar’ın yanısıra İranlı ve Hintli sayısı da ülkede bir hayli fazla. Öyle ki BAE artık Hintlilere oturma izni vermiyor. Hintliler Pakistanlılar ve İranlılar geneldehizmet sektöründe çalışıyorlar. Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşlarının çoğu ise önemli derecede zengin olmuş. Mesela ülkede taksi şirketleri belli ailelerin elinde. Hepsi son model otomobillere sahip. Ülkede benzin fiyatları ucuz taksi fiyatları da uygun olunca herkes taksiyi kullanıyor. Yollarda yürüyen insan bulmak imkansız. Özellikle şehrin yeni ve modern kesimlerinde. İslami bir ülke olmasına karşılık bölgenin en rahat ülkelerinden biri. Buraya gelenler istedikleri her şeyi fazlasıyla bulabiliyor. Burada hayat yaz aylarında tamamen kapalı mekanlarda geçiyor. Çünkü sıcaklık ve nem ikisi birden insanı perişan ediyor. Dış mekanlarda özellikle temmuz ağustos aylarında yürümek mümkün değil.Ülkenin ve Dubai’nin yol ağı çok iyi durumda. Her yerde tabelalar var. Yol kaybetmeniz diye bir şey söz konusu değil. Çöl ortasında kurulan bu cennetin en önemli gelir kaynağının petrol olduğu zannedilse de aslında ülkenin gelirinin önemli bir kısmı ticaretten sağlanıyor. Petrol geliri ise şaşırtıcı biçimde sadece yüzde artışı sağlandı

Dubai tatil turları ekonomisi

Projeler durduruluyor, yatırımcılar apar topar ülkeyi terk ediyor.Dubai Havaalanı`nın otoparkındaki araç sayısı gün geçtikçe artıyor. Kriz nedeniyle işsiz kalan yabancılar, ülkeyi terk etmek üzere geldikleri havaalanında otomobillerini de kaderlerine terk ediyor. Her gün onlarca araç, oto çekicilere yüklenerek belediye otoparkına çekiliyor. Kriz döneminde sadece belediyeye bağlı oto çekicilerin işi artmıyor. Dubai`deki nakliyat firmaları da bu günlerde hayli yoğun… Zira pek çok firma Dubai`yi terk ederek merkez ya da şubelerini başka ülkelere kaydırıyor. Böyle olunca da evden eve nakliyat yapan firmalara olan talep artıyor. Peki, ama Dubai`yi terk eden firmalar, soluğu hangi ülkelerde alıyor? Nakliyat firması sahibi Phil Davis`i dinliyoruz:`Son haftalarda talep artışı yüzde 50`lileri buldu. Şu sıralar özellikle inşaat sektöründe tercihler Hong Kong, Malezya turları ya da Hindistan`dan yana kullanılıyor. Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Diğer branşlardaki yatırımcılarsa yeniden kendi memleketlerine yönelmeye başladı.`İki inşaattan birinde çalışmalar durduKüresel ekonomik krizin patlak vermesinden bu yana Dubai`deki her iki inşaat projesinden biri ya durduruldu ya da tümüyle iptal edildi. `Proleads` adlı pazar araştırmaları kuruluşunun verilerine göre, söz konusu projelerin toplam hacmi yaklaşık 582 milyar dolar. İnşaat ve emlak branşında dönen paranın, Dubai`nin gayri safi Yurtiçi turları hâsılasının yaklaşık yarısına tekabül ettiği göz önünde tutulursa, krizin ulaştığı boyutlar daha net anlaşılıyor.Dubai nüfusunun yüzde 90`a yakını yabancılardan oluşuyor. Son yıllardaki muazzam yükselişte yabancı işçi ve yatırımcıların büyük bir payının olduğu su götürmez bir gerçek. Ancak son haftalarda etkisi daha da fazla hissedilen kriz nedeniyle on binlerce yabancı işsiz kaldı. Dubai turları yasalarına göre işsiz kalan bir yabancı, eğer yeni bir iş bulamazsa bir ay içinde ülkeyi terk etmek zorunda. Bu nedenle her gün ortalama bin 500 kişi Dubai`yi terk ediyor. Yatırım bankası UBS, bu yıl Dubai nüfusunda yüzde sekizlik bir azalmanın yaşanacağını tahmin ediyor. Son dönemde fahiş seviyelere ulaşan konut ve ofis kiralarının ise hızla gerilemesi kuvvetle muhtemel… Emlak komisyoncusu Ryan Mahoney, bu noktadan hareketle krizin, yeni başlangıçlar için bir fırsat oluşturabileceğini düşünüyor:`Yatırımcılar Dubai`de temsilcilik açmak istiyordu ama çoğu, buradaki ofis kiralarını fazla buluyordu. Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Bu durum, uzun yıllar böyle devam etti. Şimdi yeni bir fırsat doğdu. Belki yeni yatırımcıların gelişi Dubai`ye yeni bir ivme kazandırabilir.`Emirlik hala pembe tablolar çiziyor`Yeryüzündeki yapay cennet` olarak da adlandırılan Dubai`de krizin gerçek etkilerini kimse bilmiyor. Zira emirlik yönetimi, bu konularda güvenilir veriler pek yayınlamıyor. Hatta tam tersine, pembe tablolar çizmeye devam ediliyor. Örneğin Dubai yönetiminin baş iktisatçısı, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, ülkeye yeni gelenlerin sayısının, Dubai`den ayrılanlardan çok daha fazla olduğunu iddia etti. Ancak bu açıklamayı hangi verilere dayandırdığını belirtmedi.Küresel kriz Dubai`ye de uğradıTüm dünyayı etkisi altına alan ekonomik ve mali kriz sonunda dünyanın sayılı iş merkezleri arasına girme iddiasındaki Dubai`ye de ulaştı. Projeler durduruluyor, yatırımcılar apar topar ülkeyi terk ediyor.Dubai Havaalanı`nın otoparkındaki araç sayısı gün geçtikçe artıyor. Kriz nedeniyle işsiz kalan yabancılar, ülkeyi terk etmek üzere geldikleri havaalanında otomobillerini de kaderlerine terk ediyor. Her gün onlarca araç, oto çekicilere yüklenerek belediye otoparkına çekiliyor. Kriz döneminde sadece belediyeye bağlı oto çekicilerin işi artmıyor. Dubai`deki nakliyat firmaları da bu günlerde hayli yoğun… Zira pek çok firma Dubai`yi terk ederek merkez ya da şubelerini başka ülkelere kaydırıyor. Böyle olunca da evden eve nakliyat yapan firmalara olan talep artıyor. Peki, ama Dubai`yi terk eden firmalar, soluğu hangi ülkelerde alıyor? Nakliyat firması sahibi Phil Davis`i dinliyoruz:`Son haftalarda talep artışı yüzde 50`lileri buldu. Şu sıralar özellikle inşaat sektöründe tercihler Hong Kong, Malezya ya da Hindistan`dan yana kullanılıyor. Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Diğer branşlardaki yatırımcılarsa yeniden kendi memleketlerine yönelmeye başladı.`İki inşaattan birinde çalışmalar durduKüresel ekonomik krizin patlak vermesinden bu yana Dubai`deki her iki inşaat projesinden biri ya durduruldu ya da tümüyle iptal edildi. `Proleads` adlı pazar araştırmaları kuruluşunun verilerine göre, söz konusu projelerin toplam hacmi yaklaşık 582 milyar dolar. İnşaat ve emlak branşında dönen paranın, Dubai`nin gayri safi yurtiçi hâsılasının yaklaşık yarısına tekabül ettiği göz önünde tutulursa, krizin ulaştığı boyutlar daha net anlaşılıyor.Dubai nüfusunun yüzde 90`a yakını yabancılardan oluşuyor. Son yıllardaki muazzam yükselişte yabancı işçi ve yatırımcıların büyük bir payının olduğu su götürmez bir gerçek. Ancak son haftalarda etkisi daha da fazla hissedilen kriz nedeniyle on binlerce yabancı işsiz kaldı. Dubai yasalarına göre işsiz kalan bir yabancı, eğer yeni bir iş bulamazsa bir ay içinde ülkeyi terk etmek zorunda. Bu nedenle her gün ortalama bin 500 kişi Dubai`yi terk ediyor. Yatırım bankası UBS, bu yıl Dubai nüfusunda yüzde sekizlik bir azalmanın yaşanacağını tahmin ediyor. Son dönemde fahiş seviyelere ulaşan konut ve ofis kiralarının ise hızla gerilemesi kuvvetle muhtemel… Emlak komisyoncusu Ryan Mahoney, bu noktadan hareketle krizin, yeni başlangıçlar için bir fırsat oluşturabileceğini düşünüyor:`Yatırımcılar Dubai`de temsilcilik açmak istiyordu ama çoğu, buradaki ofis kiralarını fazla buluyordu. Bildunterschrift: Großansicht des Bildes mit der Bildunterschrift: Bu durum, uzun yıllar böyle devam etti. Şimdi yeni bir fırsat doğdu. Belki yeni yatırımcıların gelişi Dubai`ye yeni bir ivme kazandırabilir.`Emirlik hala pembe tablolar çiziyor`Yeryüzündeki yapay cennet` olarak da adlandırılan Dubai`de krizin gerçek etkilerini kimse bilmiyor. Zira emirlik yönetimi, bu konularda güvenilir veriler pek yayınlamıyor. Hatta tam tersine, pembe tablolar çizmeye devam ediliyor. Örneğin Dubai yönetiminin baş iktisatçısı, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, ülkeye yeni gelenlerin sayısının, Dubai`den ayrılanlardan çok daha fazla olduğunu iddia etti. Ancak bu açıklamayı hangi verilere dayandırdığını belirtmedi.Volkswagen firmasının bir yan kuruluşu olan lüks araç üreticisi Bentley`in bölgesel direktörü Chris Buxton da krize rağmen geleceğe iyimser bakanlardan: `Bir miktar düşüş gözlemliyoruz. Ama bu pazar çok sağlam temellere dayanıyor ve kolay kolay yıkılmaz. Birleşik Arap Emirlikleri`ndeki pek çok firma gibi bizim için de geçen yıl tam bir `rekorlar yılı` oldu. Buradaki Bentley Oto Galeri bizim dünya çapındaki en büyük şubemiz. Dubai, `eşik ülke` olarak adlandırılan gelişmenin eşiğindeki bir ülke… Bu bile, büyümenin devam edeceğinin göstergesi bence.`olkswagen firmasının bir yan kuruluşu olan lüks araç üreticisi Bentley`in bölgesel direktörü Chris Buxton da krize rağmen geleceğe iyimser bakanlardan: `Bir miktar düşüş gözlemliyoruz. Ama bu pazar çok sağlam temellere dayanıyor ve kolay kolay yıkılmaz. Birleşik Arap Emirlikleri`ndeki pek çok firma gibi bizim için de geçen yıl tam bir `rekorlar yılı` oldu. Buradaki Bentley Oto Galeri bizim dünya çapındaki en büyük şubemiz. Dubai, `eşik ülke` olarak adlandırılan gelişmenin eşiğindeki bir ülke… Bu bile, büyümenin devam edeceğinin göstergesi bence

Avrupa Havalimanı Paris

Charles de GaulleRoissy Havalimanı olarak da bilinen Charles de Gaulle Uluslararası Havalimanı, Fransa'nın ana havalimanı olmasının yanısıra, dünyanın başlıca havacılık merkezlerinden birisidir. Adını 1890-1970 yılları arasında yaşayan Özgür Fransa turları Kuvvetleri'nin lideri ve Beşinci Fransa Cumhuriyeti'nin kurucusu Charles de Gaulle'den almıştır. Roissy yakınlarındaki havalimanı Paris turları'in 25 kilometre kuzey-doğusunda bulunur.Havalimanının bağlı olduğu RER raylı sistemiyle buradan Paris'in merkezine bir saat içinde 3-4 sefer düzenlenmektedir. Bağlandığı yüksek hızlı ray sistemi TGV ile havalimanından Angers, Avignon, Bordeaux, Grenoble, Le Mans, Lille, Lyon, Marseille, Montpellier, Nantes, Nîmes, Poitiers, Rennes, Toulouse, Tours ve Valence'e gidilebilir. Charles de Gaulle Uluslararası Havalimanı 2006 yılında 56,808,967 yolcu trafiğiyle Londra turları Heathrow Havalimanı'nın ardından (67,530,223 yolcu) Avrupa'nın en işlek ikinci havalimanı olmuştur. Aynı yıl hareket eden uçak sayısına göre ise 541,566 uçakla Avrupa'da birincidir.OrlyOrly havalimanı, Paris'in güneyinde Orly'de bulunmaktadır. Başlangıçta Villeneuve-Orly Airport olarak bilinen Orly Havalimanı, 1932 yılında Paris'in güney kısmında açılmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Alman Hava Güçlerince kullanılmış, bu nedenle de Kraliyet ve Amerikan Hava Güçleri tarafından bir çok kez bombalanmış ve oldukça zarar görmüştür. Normandiya Çıkartmasının ardından Amerikan Ordusu 9. Hava Gücü tarafından tamir edilen Orly Havalimanı, Ağustos 1944'ten Ekim 1945'e kadar Amerika turları'nın kontrolü altında kalmıştır. Orly, 1 Ocak 1948'de yeniden ticari kullanıma açıldıysa da, Amerikan Hava Kuvvetleri 1967 yılına kadar havalimanının bir kısmını nakliyat için kullanmaya devam etmiştir.Orly Havalimanı'ndan Avrupa turları şehirlerinin yanısıra, Orta Doğu, Afrika turları ve Karayiplere de uçuşlar düzenlenmektedir. Yaklaşık 15,3 km² alana yayılan havalimanının batı ve güney olmak üzere iki terminali vardır. Havaalanı otobüsleri, otoyollar ve RER B Antony istasyonuna bağlanan otomatik Orlyval metro servisleriyle, havalimanından Paris'in merkezine ulaşılabilir. Orly, A6 otobanına bağlantısı bulunan tek havalimanıdır

Paris turlarında eğlence ve alışveriş

Paris'te EğlenceParis gece dışarı çıkmak için asla saat geç değildir. Eğlencenin doruklarına çıkmak için Le Lido, Crazy Horse Saloon, Bal du Moulin Rouge ve Les Folies Bergere, Paris'in en ünlü kabereleridir. Bu kabereler düzenledikleri görkemli şovlarla adlarından oldukça söz ettirmektedir. Paris'teki Olympia, ünlü sanatçıların konser ve şovlarını sundukları dünyaca tanına bir konser salonudur. Opéra Garnier ve Opéra de la Bastille ise Paris'te opera keyfini yaşayabileceğiniz yerlerdir. Tiyatro severler için Théâtre du Chatelet, Comédie Française, Odéon - Théâtre de l'Europe, Théâtre de la Ville - Théâtre Sarah Bernarht, kentin başlıca tiyatro salonlarıdır.Opéra Garnier1, place de l'Opéra, 7500901 40 01 80 52 Opéra de la Bastille2bis, place de la Bastille, 7501201 40 01 80 52 Olympia28, blvd de Capucines, 7500908 92 68 33 68 Théâtre du Châtelet1 place du Châtelet, 7500101 40 28 28 40 La Comédie Française2, rue Richelieu, 7500108 25 10 16 80 Odéon - Théâtre de l'EuropePlace de l'Odéon, 7500601 44 85 40 40 Théâtre de la Ville - Théâtre Sarah Bernarht2 place du Châtelet, 7500101 48 87 54 42Tatilde bile spordan vazgeçmek istemeyenler içinse her zaman tenis, yüzme, paraşüt, squash gibi aktivitelere katılma imkanı vardır. Acıktığınızda ise Eyfel Kulesinin tepesindeki lüks restoranda romantik bir yemek ya da restoran Les Bains'in eğlenceli atmosferi arasında bir seçim yapabilirsiniz.Paris'te Alış-VerişParis'teyken yapılabilecek en zevkli şeylerden birisi de şüphesiz alışveriştir. Paris turları bir çok ünlü markanın bir arada bulunduğu büyük alış veriş merkezlerine sahiptir. Bu merkezlerde giyimden, ev eşyası, mefruşat, aksesuvar, takı, mücevher, kitap, parfüm, yiyecek, antika eşya ve mücevher ve mutfak gereçlerine kadar aradığınız herşeyi bulabilirsiniz. Bunların başında The rue d'Alésia gelir. Versace, Gucci gibi markaların birarada bulunduğu bu merkezde fiyatlar oldukça yüksektir. Bir diğer alışveriş merkezi de yedi yüz metre kare alanda kurulu olan Quai des Marques'dir. Ventilo, Manfield, Weston, Rodier markalarına ev sahipliği yapar. Bir diğer merkez olan Usines Center'da Ercuis, Allibert, Kenzo, Esprit gibi markaları bulabilirken, antika eşyalar için Le Louvre des Antiquaires'e bakabilirsiniz. Virgin Megastore Müzik ve sinema CD ve DVDlerini bulmak için mükemmeldir.The rue d'AlésiaAdres : Alésia , avenue du Maine sideQuai des MarquesAdres : 8, quai du Chatelier ,93450 L'lle Saint-DenisTel : 01.42.43.70.20Usines CenterAdres : 395 avenue du Général Leclerc-95130 FranconvilleTel : 01.34.13.93.74Le Louvre des AntiquairesAdres : 2, place du Palais Royal , 75001Tel : 01.42.97.27.10Virgin MegastoreAdres : 52-60, Champs-Elysées,75008

Fransa Paris turunda gidilecek mekanlar

Rendez-Vous des BelgesAdres: 23, rue de Dunkerque, 10th Metro Durağı: Gare du NordTelefon: +33 (1) 42 82 04 72*Dost canlısı ve müşterilerle iletişim kurmaktan zevk alan servisiyle bu kahve dükkanı, tipik Paris turları havasını yansıtıyor. Küçük alanı ve ince uzun yapısıyla çok da turistik olmayan bir bölgede yer almasına rağmen (burada sadece the Gard du Nord ve Gare de L'Est var) oldukça sevilen ve tavsiye edilen bir kafe. Ayrıca burada yüzde yüz saf Arap kahvelerinden oluşan lezzetli harmanları tatmak mümkün.Aux Villes du Nord (10th)Adres: 23 rue de Dunkerque, 10th Metro Durağı: Gare du NordTelefon: +33 (1) 45 26 31 55*Randez-Vous des Belges'in hemen sağ yanındaki Aux Villes du Nord'un içinde arka kısımda bir restoranı da var. Hızlı ve samimi servisiyle, kahvesinin tazeliği ve lezzetiyle sevilen kafeler arasında yer alıyor. Fazla sert olmayan kahveler tercih ediyorsanız Aux Villes du Nord doğru seçim olacaktır.Buffet de la Gare de Paris- AusterlitzAdres: rue de Dunkerque, 10th Metro Durağı: AusterlitzTelefon: +33 (1) 45 84 38 55*Küçük teras güneşli günlerde çok hoş olabilir. Günlük hayatın bir parçası olan bu yerden dünyadaki diğer tüm tren istasyonu kafelerinden daha fazlasını beklemeyin.Le DauphinAdres: 167 rue St. Honoré, 1st Metro Durağı: Palais Royal, Musée du LouvreTelefon: +33 (1) 42 60 40 11*Le Dauphin Louvre'un bir blok kuzeyinde André Malraux Meydanı'nda bulunan Le Dauphin, 1945'den bu yana aynı aile tarafından işletiliyor. Geleneksel şeylerin yanı sıra çeşitli yörelerden şaraplar ve çeşitli kahvelerin yanında akılda kalacak lezzette tatlılar da sunuluyor. Yanındaki yemek odası loş ışıkları ve rahat ortamıyla gelenlere meydanın trafiğinden uzak hoş bir sığınak sağlıyor.Café de FloreAdres: 172 blvd, St Germain, 6th Metro Durağı: St-Germain-des-PresTelefon: +33 (1) 45 48 55 26*Cafe de Flore de ünlü rakibi Les Deux Magots gibi Sartre, Simone de Beauvoir ve Camus gibi tanınmış yazarların uğrak yeri olmuş ve Varoluşçuluk Hareketinin kalbinde yer almıştır. Cafe de Flore, haftanın her gün sabah 07:00 gece 01:30 arasında açık.Les Deux MagotsAdres: 170 blvd, St Germain, 6th Metro Durağı: St-Germain-des-PresTelefon: +33 (1) 49 26 06 60*İsmini iki tahta maymun heykelinden alan Les Deux Magots, Paris’in en ünlü kafelerinden birisi. Eski zamanlarında Jean Paul Sartre ve Hemingway'in başına geçtiği kafenin en büyük rakibi ise hemen yanındaki Cafe de Flore. +33 Fransa turları'nın ülke kodu, 01 ise Paris'in şehir kodudur

Paris Gece hayatı tatil turları

The Hemingway BarAdres: The Ritz 38, Rue CambonTelefon: +33 (1) 43 16 30 30*Hemingway Bar, Paris turları'te ünlü Ritz Oteli'nin içinde hizmet vermektedir. Ernest Hemingway'in burada geçirdiği uzun saatler onuruna bu ismi almıştır. Bar ayrıca en şık kıyafetlerini giyerek bara inen turist müşterilerine piyano müziği eşliğinde hizmet vermektedir. Güzel buluşmalar için oldukça sakin ve samimi bir ortamdır. Bu lüks barda özel olmanın keyfini yaşarsınız.Buddha BarAdres: 8 Rue Boissy d' Anglais M. ConcordeTelefon: +33 (1) 53 05 90 00*Diğer şubeleri gibi Paris'teki Buddha Bar da oldukça lüks bir bardır. Asya mutfağından yemekler sunan restoranıyla da hizmet veren barın buda heykelleriyle yapılmış tasarımı dikkat çekicidir. Buddha Bar'da lounge ve chill-out müzik dinlenebilir. Burada çalınan müziklerden derlenmiş Buddha Bar albümleri mevcuttur.George V Hotel BarAdres: 31 Avenue George VTelefon: +33 (1) 49 52 70 00*George V Hotel Bar, Champ Elysees'in biraz ilerisinde ünlü George V sokağında bulunan Four Seasons otelinin içindedir ve gelen ünlü ve zengin müşterileri tarafından Le Bar olarak bilinir. Oldukça rahat bir bar ortamında, kokteyl içkilerini yudumlarken güzel dakikalar geçirmek isteyenler için mükemmel bir seçimdir.Hotel CostesAdres: 239 rue St-HonoreTelefon: +33 (1) 42 44 50 00*Paris'in ünlü otellerinden birisi olan Hotel Costes, en çok içerisindeki zevk veren barıyla ve bahçesindeki kafesiyle tanınır. Otel barı akşam saat yediden sabaha karşı ikiye kadar açıktır. Barda çalan lounge müziklerden oluşan derleme albümler de yapılmıştır.* +33 (0033 olarakda deneyebilirsiniz) Fransa turları'nın ülke kodu, 01 ise Paris'in şehir kodudur

Londra , Paris tatil ve ulaşım Hattı

Paris Metrosu, öncelikle şehir merkezinde yeralan istasyonları ve Art Nouveau'dan etkilenerek inşa edilmiş mimari yapısıyla dikkatleri üzerine çeker. Toplamda 211 km uzunluğundaki bu hızlı aktarma sistemi, 16 hatlıdır. Hatlar 1'den 14'e kadar numaralandırılmıştır ve iki tane de 3bis ile 7bis adı verilmiş küçük hat mevcuttur. Bunlar önceleri 3. ve 7. hatların birer kollarıyken daha sonra bağımsız birer hatta dönüşmüşlerdir. Mimar Hector Guimard tarafından tasarlanan istasyon girişlerinin 86'sı, orijinal hallerini günümüzde de korumaktadır. 1845 Yılında, Paris, şehir yönetimi ve demiryolu şirketleri, şehir içi bir demiryolu ağı kurmayı planlıyorlardı. Bu dönemde ortaya atılan iki farklı görüş, çeşitli tartışmalara ve bunun sonucunda da gecikmelere neden oldu. Demiryolu şirketlerinin kabul ettiği görüş, Londra turları'nın da uygulamasını yaptığı şekilde, varolan şehir hatlarına yeni yapılacak yeraltı şebekesinin eklenmesiydi. Şehir yönetiminin görüşü ise tam tersi olarak varolan hatla hiçbir bağlantısı olmayan, tamamen yeni ve bağımsız bir şebeke kurmaktı. İki taraf arasında 1856'dan 1890'a kadar süren bu anlaşmazlık, şebekenin yapımını engelledi.Bu süre içerisinde Paris turları şehrinde hızla artan nüfus ve meydana çıkan trafik problemi, şebekenin inşa edilmemesi durumunda bu sorunların altından kalkılamayacağı gerçeğini ortaya koydu ve nihayetinde 1986'da yapım çalışmalarına başladı.Paris Metrosu'nun başlangıç hattı 1900 yılında, Dünya Fuarı Evrensel Sergisi sırasında törenle açıldı. Sistem, 1. Dünya Savaşı'nın patlak vermesine kadar çok çabuk genişledi ve metro ağının çekirdeği, 1920'de tamamlandı. Şehir merkezi sınırlarından dışarı, komşu banliyölere giden ilk uzantıların yapımı ise 1930'larda tamamlandı. Ayrıca Hat 11 de bu dönemde tamamlandı. Otomobil çağı (1950-1970 yılları arası) sırasındaki duraklamadan sonra ise diğer birçok banliyö de uzantılarla hatlara dahil edildi. Teknik kararlar, orjinal ağın dizaynına, istasyonlar arasındaki mesafelere, az sayıda yolcu profilli trenlere ve uzantıları belirleyen limitlere göre alındı. İlave taşıma kapasiteleri, ve büyüyen tranway ağı, 1960'lardan itibaren oluşturulan Regional Express Network (RER) ağıyla desteklendi. Bununla beraber 20. yüzyılın sonunda Paris Metrosu, RER ağına ait Hat A'nın yükünü hafifletmek amacıyla tam otomatik olan Hat 14'ün açılışını yaptı. Hat 14, 70 yıl aradan sonra RER değil de Metro tarafından açılan ilk hat oldu. Sürücüsü olmayan bu hattaki trenlerde, intihar girişimlerini engellemek amacıyla özel pencereler kullanıldı. Metro ağı, geçmişte ve günümüzde bazı kazalara da sahne olmuştur. 10 Ağustos 1903'de çıkan yangında 84 kişi hayatını kaybederken, alınan önlemlerle uzun süre bu tür bir facia yaşanmamıştır. 30 Ağustos 2000'de hızdan ve kontrolün kaybolmasından kaynaklanan bir problem nedeniyle, Notre-Dame-de-Lorette İstasyonu'nda 24 kişi hafifçe yaralanmıştır. Son olarak ise 6 Ağustos 2005'de ise Simplon İstasyonu'ndaki bir trende kısa devre sonucu meydana çıkan yangında, 19 kişi yaralanmıştır. Paris Metropolitan Railway Company (CMP) adındaki, bu ulaşım ağının büyük kısmını işleten şirket, kısaca Métropolitain olarak bilinmektedir. İlk birkaç yıl içinde bu isim Metro olarak kısaltılmıştır. Günümüzde ise işletmesini, RER ağının bir kısmını, ayrıca Paris'deki ve çevre banliyöler arasındaki otobüs ve tranvay hatlarını da işleten "Régie autonome des transports parisiens" adında kamuya ait bir taşımacılık şirketi üstlenmiştir.Bugün Paris Metrosu günde ortalama 4,5 milyon yolcuyu taşımaktadır ve 62'si başka hatlara bağlantı sağlayan, 297 adet istasyonla hizmet vermektedir. Trenler, ağa bağlı her istasyonda yılın her günü sabah 05:00 ile gece 01:00 arasında hizmet verirler. Aralık 2006'dan itibaren ise cumartesi geceleri ve tatil öncesi gecelerde, saat 02:15'e kadar hizmet vermeye başlamışlardır. 2007 Aralığından itibaren cuma geceleri de istasyonların 02:15'e dek açık kalması planlanmaktadır.Yeni Yıl, the Fête de la Musique (Müzik Günü) ya da Nuit Blanche (Beyaz Gece) gibi özel günlerde ise şebeke kısmi olarak tüm gece açıktır. Bu durum sadece ana istasyonlara ve hatlara (1,2,4,6), RER hatlarındaki bazı istasyonlara ve otomatik hatta (14) ait tüm istasyonlara özeldir. Standart geçiş için kullanılan tek bilete "t" (ticket) adı verilir. Bu bilet, tüm Metro'da ve RER'in 1. bölgesinde 2 saat boyunca geçerlidir. Tek parça olarak (1.40 Avro) satın alınabildiği gibi 10'u bir arada olan şekliyle de (10.90 Avro) alınabilmektedir. Limitsiz olarak kullanılabilen paso çeşitleri de vardır. Haftalık ve aylık olarak bulunabilen pasoya "Carte Orange", günlük olanına ise "Mobilis" denmektedir. Yıllık olanının (İntegrale) yanı sıra, bir de Paris’e gelen ziyaretçilerin sıklıkla kullandığı 2-3 ya da 5 günlük pasolar mevcuttur ki bunlara da "Paris Visite" denmektedir.2001 yılından itibaren, kademeli olarak bir gün tamamen carte orange’ın yerini alacak olan “Navigo Pass” hizmete girmiştir. Bunlar aylık ve ya haftalık olarak yeniden doldurulabilen kişiye özel biletlerdir. Diğerlerinden farklı olarak manyetik yapılı olmayan bu biletler RFID alt yapılı ve temas gerektirmeyen akıllı kartlardır. Normal biletlerle ve ya pasolarla Metro girişlerine giren yolcular turnikeye girmeden önce biletlerini makinaya sokarlar ve geçtikten sonra da makinadan çıkan bileti alırlar. Yolculuk boyunca yanlarında taşımaları gereken bu bilet istendiğinde görevlilere gösterilmelidir. Navigo Pass kullanımında ise kartın turnikedeki sensore yaklaştırılması yeterlidir hatta yeterince yaklaştırıldığında makinanın okuması için cüzdandan çıkartılmasına bile gerek kalmamaktadır

Fransa Paris ünlü anıtlar turu

Eyfel Kulesi, dünyanın en çok ziyaret edilen turistik yerlerinden birisidir. Paris turları'in sembolü olan Eyfel Kulesi, 1887 ve 1889 yılları arasında Fransız Devrimi'nin yüzüncü yıl kutlamaları anısına Dünya Fuarı için yapılmıştır. Aslen Eyfel Kulesi1988 Fuarı için Barcelona'ya yapılması planlanan kule, bu fikir reddedilince Paris'te Seine Nehri'nin kıyısında Champ de Mars'da yapılmasına karar verilmiştir. Kule ismini, tasarımını yapan Gustave Eiffel'den almıştır. Emile Naugier, Maurice Koechlin ve Stephen Sauvestre kulenin yapımında katkısı olan mimarlardır. 31 Mart 1889'da törenle açılışı yapılan Eyfel Kulesi, 6 Mayısta faaliyete geçmiştir. 300 işçinin bir araya getirdiği 18,038 parça demirden oluşturulan kule, Koechlin'in yaptığı dizaynla iki buçuk milyon perçinle birleştirilmiştir. Çalışmalar sırasında alınan güvenlik önlemlerine rağmen yapımı sırasında bir kişi hayatını kaybetmiştir.Arc de Triomphe Charles de Gaulle Meydanı'nın tam ortasında bulunan Arc de Triomphe (Zafer Anıtı), Napolyon Savaşları döneminde Fransa turları adına savaşan askerler anısına yapılmıştır. Bundan önce Champs-Elysées'nin batı kısmındaki Etoile Meydanı'nda bulunan anıtın hemen yan tarafında meçhul asker mezarı bulunmaktadır

Paris Müze Turları

Paris'in en çok ziyaret edilen yerlerinden birisi olan Louvre Müzesi, dünyanın da en büyük ve ünlü müzelerindendir. Önceleri kraliyete ait olan bu yapı, dünyanın en ünlü ve değerli sanat eserlerine de ev sahipliği yapmaktadır. Leonardo Da Vinci'nin Mona Lisa'sı, The Virgin and Child with St. Anne, Madonna of the Rocks, Jacques Louis David'in Oath of the Horatii adlı eseri, Delacroix'nın Liberty Leading the People adlı eseri ve Alexandros of Antioch'un Venus de Milo'su bunlardan bir kaçıdır. 2006 yılında 8.3 milyon ziyaretçi sayısıyla dünyanın en çok ziyaret edilen sanat müzesi olmuştur. Musée d'Orsay Orsay Müzesi, Paris turları'te Seine Nehri'nin sol yakasındaki eski tren garı Gare d'Orsay'ın içindedir. 1848 - 1914 yılları arasına ait sanat eserlerine ev sahipliği yapan müzede o döneme ait resimler, heykeller, eşyalar ve fotoğrafların yanısıra, Monet ve Renoir'ın başyapıtlarını içeren koleksiyonlar bulunmaktadır. Bu eserlerin bir çoğu Orsay'ın 1986 yılında açılmasından önce Galerie nationale du Jeu de Paume'de tutulmuştur. Espace Salvador Dalí Paris'in merkezinde yer alan Espace Salvador Dali, sürrealist sanatçı Salvador Dali'ye adanmıştır. Müzede, Dali'ye ait birçok çizim, karikatür ve heykelin yanısıra, az sayıdaki resimleri de sergilenmektedir. Dali’nin gravürlerine de yer veren müze, Fransa'daki tek kalıcı sergi olma özelliğine sahiptir. 19. yüzyılın sonunda Montmartre, Paris'deki sanatsal yaşamın merkezi haline geldi ve Toulouse Lautrec (Au Moulin Rouge – 1891), Renoir (Bal du Moulin de la Galette – 1876) ve Picasso (Les Demoiselles d'Avignon – 1907) gibi sanatçıları kendisine çekti. Kübizmin doğduğu yer kabul edilen ünlü Bateau Lavoir (1907) gibi sanatçı atölyeleri ortaya çıktı ve gözde hale geldi.Musée du Montparnasse Montparnasse Müzesi ilk kez 1952'de fotoğrafçı Marc Veux tarafından, eskiden Marcel Gromaire ve Despierre tarafından idare edilen Ressam Akademisi'nin (Academy of Painting) yer aldığı pasajın sonunda yer alan alanda yaratıldı. Bölgedeki tüm sanatçılarla dostluk ilişkileri bulunan Veux, onlara ait yaklaşık 250.000 fotoğraftan oluşturduğu koleksiyonu, bu küçük müzede sergilemişti. Veux'un 1971 yılındaki ölümününün ardındansa koleksiyon dağıldı. Mayıs 1998'de ise Roger Pic ve Jean-Marie Drot birlikte "Chemin du Montparnasse"yi kurdular. Zamanla kültürel aktivitelerin yapıldığı bir merkeze dönüşen bu yer "Montparnasse Müzesi" (Musée du Montparnasse) adını aldı. Pic'in Aralık 2001'deki ölümünün ardında da Jean Digne'nin başkanlığında müze hizmetlerine devam etti.Musée Rodin Fransız heykeltraş Auguste Rodin'in eserlerinin sergilendiği müze 1919'da Paris'de açılmıştır. 1908'den itibaren Paris'te Hotel Biron'da yaşamaya başlayan Rodin, binanın müzeye dönüştürülmesi karşılığında tüm eserlerini Fransa turları Hükümetine bağışlamıştır. Bağışlanan eserler arasında Vincent van Gogh ve Pierre-Auguste Renoir'a ait resimler de bulunmaktadır.Institut du Monde Arabe Aralık 1987’de Sen Nehri kıyısında Jean Nouvel and Architecture Studio tarafından kurulan Institut du Monde Arabe (IMA), Arap ve İslam medeniyetlerinin köklerinden günümüze kadar ulaşan ve gelişen sanatlarına adanmıştır. Müze içinde, Arap medeniyetilerini bazen bütün olarak ortaya koyan; bazen de sanatlarını, tarihlerini, geleneklerini ya da günlük yaşamlarını, özel açılardan inceleyen sergiler sunulmaktadır. IMA; Louvre Müzesi (The Louvre), Dekoratif Sanatlar Müzesi (Decorative Arts Museum) ve Afrika turları ve Okyanusya Sanat Müzesi (Museum of Arts of Africa and Oceania) gibi Fransa’nın ulusal müzelerinden eserlere ve özel koleksiyonlardan parçalara ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca Arap ülkeleri de kendi koleksiyonlarını, uzun dönemler için IMA'ya ödünç vererek bu amaca destek olmaktadır. Bahsedilen koleksiyonlar, bu ülkelerdeki arkeolojik kazılarda elde edilmiş eserlerden ve tarihi araştırmalardan ortaya çıkarak hazırlanmış illüstrasyonlardan oluşmaktadır

Paris tatil turlarında paris tarihi

İle de la Cité, İle Saint-Louis ile birlikte Seine Irmağı'nın içinde bulunan iki adacıktan biridir. Sonrasında Romalılar tarafından Lutetia adı verilen kenti, iki kıtaya tahta köprüler bağlamaktaydı. İ.S. birinci yüzyıldan itibaren gelişmeye başlayan şehir, dördüncü yüzyıldan itibaren ise Paris turları adını aldı.12. yüzyılda yapımına başlanan ve dünyanın en güzel kiliselerinden birisi olarak kabul edilen Notre Dame Katedrali'nin de üzerinde bulunduğu İle de la Cité, orta çağ Fransa turları'sının merkezi kabul edilmişti. Aynı dönemde şehrin çevresi surlarla çevrildi ve kuzeybatısında Marais adı verilen bir bölge oluşturuldu. O dönemlerde soyluların yaşadığı bu yerin doğusunda ise Fransız Devrimi'nden sonra yıkılan Bastille Kalesi ve hapishanesinin bulunduğu Bastille Meydanı vardı.Paris’in o dönemlerdeki bilim merkezi ise 1257’de kurulan ve Paris’in en büyük okulu olan Sorbonne Üniversitesi’ydi. Günümüzde ise Paris Üniversitesi’nin bir bölümü olarak kullanılan yerde eğitime devam ediliyor. Latin Mahallesi (Quartier Latin) olarak bilinen Sorbonne’un çevresi 19. yüzyıldan itibaren çeşitli dallardan sanatçıların da uğrak yeri haline geldi. Ünlü Fransızların gömülü olduğu Panthéon da Quertier Latin’de yer almaktadır. Victor Hugo, Voltaire, Jean Jacques Rousseau ve Emile Zola bu ünlü isimlerden bir kaçıdır.Sahip olduğu yapıtlar göz önüne alındığında dünyanın en büyük ve zengin müzelerinden birisi olarak kabul edilen Louvre Müzesi ve içinde bulunduğu Louvre Sarayı ise Sen Irmağı’nın kuzey yakasındadır. Louvre’un batısında ise Concorde Meydanı ve Tuileries Bahçeleri yer almaktadır. Ünlü Champs Elysees Bulvarı buradan başlayarak Charles de Gaulle Meydanı’na (eski adıyla Etoile Meydanı) uzanır. Bu alanın ortasında Arc de Triomphe bulunmaktadır. Bu Zafer Takı’nı Napolyon zaferleri anısına yaptırmıştır. Takın altında da I. Dünya Savaşı’na katılan Fransız askerlerinin anısına dikilmiş olan Meçhul Asker Anıtı bulunmaktadır.Baron Georges-Eugene Haussmann Paris valisi olduğu 1853-1870 yılları arasında yaptığı çalışmalarla Paris’e modern bir görünüm kazandırmıştır. Napolyon’dan aldığı destekle bazı yerleri yıkıp yerlerine geniş bulvarlar ve caddeler açtırmış, kenti neredeyse baştan yaratmıştır. Paris’in sağlık, ulaşım ve bayındırlık hizmetlerini de geliştiren Haussmann, bir yandan da Paris Operası ve 1960’ların sonuna kadar varlığını koruyan ünlü pazaryeri Les Halles gibi yapıları da hayata geçirmiştir. Bulvarların kuzeyinde ise gece klüpleriyle tanınan ve Sacré-Coeur (Kutsal yürek) Bazilikası’nın da bulunduğu Montmartre bölgesi bulunur.Paris’de resimler, eski afişler, kullanılmış kitaplar satan sokak satıcıları Seine Irmağı boyunca sıralanırlar. Sol Yaka’da üniversite’nin yanı sıra Fransız Parlamentosu’nun iki binası, devlet dairelerinin çoğu ve Lüxemburg Sarayı ve bahçeleri yer alır. Sarayın batısında ise XIV. Louis’nin savaş gazileri için yaptırdığı kısaca Invalides adıyla bilinen Hotel des Invalides bulunmaktadır. "Şen kıyısında , çok sevdiğim Fransız halkı arasına gömülmek istiyorum" diye vasiyette bulunan Napolyon’un mezarı da bu yapının içindedir. Daha batıda ise Paris’in simgesi olarak kabul edilen ve üzerindeki televizyon anteniyle birlikte yüksekliği 300 metreyi geçen Eiffel Kulesi bulunur. 1970’lerden itibaren yapılmaya başlayan modern gökdelenler şehre yeni bir görünüm kazandırmıştır

Fransa'nın gösbebeği Paris Turları

Seine Irmağı'nın her iki yakasına kurulmuş olan kent, Fransa turları'nın kuzey kesiminde bulunur ve sarmal bir dönüşle merkezinden çevreye birbirini izleyen 20 ilçeye ayrılmıştır. Şehrin, ırmağın kuzeyinde kalan bölümüne Sağ Yaka, güneyinde kalan bölümüne ise Sol Yaka ismi verilmiştir.Paris, Manş Denizi'ne dökülen Sen Irmağı’nın ağzından 375 km içeridedir. Buna rağmen, Seine Irmağı kanallar ve akarsular yoluyla Manş Denizi ve Akdeniz turları'e, Almanya turları'ya, Belçika'ya ve Fransa'nın öbür bölümlerine de bağlı olduğu için bir liman kenti sayılır. Paris, Orly ve Charles de Gaulle adlarında iki uluslararası havalimanına sahiptir.Paris şehir planında genellikle her katında iki ya da daha fazla daire bulunan altı katlı apartmanlar vardır. Şehirdeki bulvarlarda bulunan kafeler Paris turları halkının en büyük uğrak yerleridir. Paris'te ulaşım ise otomobil, otobüs ve metroyla sağlanır. Fransa'nın kara ve demir yolları Paris'ten başlayarak tüm ülkeye yayılmaktadır. Şehrin güneyindeki sanayi bölgesinde tabakhaneler, çimento, bira ve tütün fabrikaları bulunmaktadır. Uçaklar, lokomotifler, elektrikli araçlar, kimyasal maddeler ve ilaçlar, Paris'in sanayi ürünleri arasındadır. Paris aynı zamanda Fransa'nın film yapım merkezidir.Paris bir çok açıdan New York, Londra turları ya da başka bir Avrupa turları şehrinden daha çok iş havasında ve hızlandırılmış bir atmosfere sahiptir. Parisliler kaba ve kibirli oluşlarıyla ünlüdürler. Gene de Parislilerin bu kaba halleri kendilerine gösterilen küçük bir nezaketle bile hemen tersine döner. Bir dükkana girdiğinizde söyleyeceğiniz "Bonjour, Madame", birinin dikkatini çekmek istediğinizde kullanacağınız "excusez-moi" ya da yanlışlıkla birine çarptığınızda ya da bir hata yaptığınızda Pardon demek en asık suratlı mağaza görevlisini bile gülümseyen bir yardımcıya ve en huysuz insanı da anlayışlı bir vatandaşa dönüştürebilir. Nezaket Fransa'da oldukça önemlidir. Parisli şehir sakinleri genellikle insanlardan kalabalık içindeyken ölçülü bir ses tonuyla konuşmalarını beklerler. Trende ya da metroda yüksek sesle konuşan insanlara bakışlarıyla rahatsızlıklarını belirtirler. Genellikle işten dönen bu insanlar yorgun olduklarından gürültüden oldukça rahatsız olurlar. Paris'te yaşayanların geniş çoğunluğu turistlerle ilgilenmekten hoşlanmazlar ama kibarca sorulduğunda her Fransız size sorununuzda yardım edecektir. Paris'i gezmek için araba kiralamak kötü bir fikirdir. Trafik yoğunluğunun yanısıra özellikle turistik mekanların etrafında park yeri bulmak güçtür. Bu sokaklar arabanın icadından çok önce inşa edildiğinden, arabayla gezinti için uygun değildir. Parislilerin çoğu da bu yüzden araba sahibi değildir. Yine de Vaux-le-Vicomte Kalesi gibi şehir dışındaki mekanlara arabayla gidilebilir. Bu gibi durumlarda arabayı Paris'in dışındaki bir yerden kiralamak daha uygun olacaktır. Paris'de yürüyüşe çıkmak yaşanabilecek en büyük zevklerden biridir. Eğer kendinizi sayısız cafe ve dükkana girmekten alıkoyabilirseniz tüm şehri bir iki saat içinde baştan sona geçmek mümkündür. 2012'ye kadar şehrin merkezinin tamamen yürüyerek, bisikletle veya metroyla gezilebilecek hale getirilmesi planlanmaktadır. Bir kaç yıl içinde ise 1. 2. 3. ve 4. bölgelerin trafiğe tamamen kapatılması düşünülmektedir. Gidilecek mesafenin iki duraktan az olduğu durumlarda, metroya binmektense yürümek şehri tanımak açısından en iyi tercihdir

Sanat Mimarinin Buluşma noktası İtalya Tatil Turları

Roma sanatı, 1.yy’a kadar Etrüsk ve Yunan sanatının bir sentezi olup kendine özgü bir özelliğe sahip değildi. Roma’nın kendine ait sanatının ilk örneğini ancak M.S. 2.yy’da görmekteyiz. Bu dönemdeki sanat eserleri, estetiğe önem vermeyen fakat daha çok, rahatlıkla kullanılabilir eserlerdir. İlk cumhuriyet döneminde, daha çok ihtiyaçtan dolayı büyük binalar yapmaya başlamışlardır. Bunun en önemli örneği Tabularium‘dur. Kanun ve anlaşmaların saklandığı büyük bir arşiv binasıdır. Binalar yapılırken aynı zamanda kullanılacak malzemenin özelliği, dayanıklılığı ve kullanışlığına önem verilmekteydi. Yunanlıların mermerinden farklı olarak Romalılar, tüf ve opus caementicium (malta ve taş karışımı bir çeşit harç) kullanmışlardır.M.Ö. 5.yy’dan itibaren şehrin, kültürel, siyasi ve sosyal merkezi olan bölgede inşa edilen roma forumlarının birincisi, M.Ö. 1.yy’da Giulio Cesare (Jul Sezar)’nin yapmıs oldugu Lulium Forumu’dur. Ondan sonra gelen imparatorlar da sırasıyla Foro di Augusto, Foro di Vespasiano, Foro di Traiano forumlarını inşa etmişlerdir. O dönemin şehir ve planlama mühendisleri, tipik bir roma şehrinin ilk gelişmiş modelini (Il Catrum) ortaya çıkarmışlardır.Romalıların bir başka mimari yapısı, Etrüsk ve Yunan örneklerinden esinlenerek geliştirdikleri Roma Tapınakları (Tempio Romano)’dır. Roma tapınaklarının diğerlerine göre en önemli farkı; dini tören ve kutlamaların rahatlıkla yapılabilmesi için tapınak girişinin önu yükseltilerek çok geniş bir meydan oluşturulmasıdır. Ayrıca, bu meydana değişik foksiyonlu binalar yerleştirilmiştir. Bu çeşit tapınağa verilebilecek en önemli örnek, bugün tamamen hasara uğramış Tempio di Giove‘dir. Verilebilecek diğer örnekler ise; Tempio della Fortuna Virile (Virile Sans Tapınağı), Tempio di Ercole (Herkül Tapınağı), Tempio di Pola (Pola Tapınağı), Tempio di Vesta (Vesta Tapınağı)’dır.Roma’daki büyük anıtsal yapıların yapılması, cadde ve meydanların inşası ile birlikte gerçekleştirilirdi.Roma’da yapılan bir anıtsal yapı Tiyatro (Il Teatro) dur. Roma tiyatrolarının en önemli özelligi, hiç bir tepe veya yamaç desteği kullanılmadan, düz bir alan üzerinde, kemerlerin desteği ile inşa edilmiş olmalarıdır. Roma döneminde yapılan ilk tiyatro Teatro Pompeo‘dir. Daha sonra Teatro Marcello ve L’Anfiteatro Flavio (Colosseo) inşa edilmiştir.Roma halk yaşamında en çok yer tutan binalardan birisi de Bazilikadır. Bazilikalar, bugünkü adliye ve idari binalarının yerini alırlar. Genellikle dikdörtgen biçiminde yapılır, iç tarafı tek sıra sütun ile çevrilmiştir. Zamanla bu mimari özellik değişikliğe ugramış ve bazilikanın uzun kenarlarından birinin tam ortasına bir apsis yerleştirilmiş ve dolayısıyla ana kenarlarda da sütun sayısı azaltılmıştır. En önemli Bazilikalar; La Basilica di Massenzio, La Basilica di Pompei (M.O. 2yy.)Romalıların yaşadıkları meskenler, değişik ailelerin prestijinin bir aynasıydı. Bunun en güzel örneklerinden olan Villalar, önceleri tarım ile uğraşan insanların işlerini yürüttüğü bir yer olarak kullanılırken, zamanla, hem bir ticarethane hem de mesken olarak kullanılmışlardır. Bugüne kadar yapılan kazılarda ele geçen Roma dönemi villalarından en önemlisi, Ercolano kasabasındaki Villa dei Papiri‘dir. Şehir merkezinin dışında kurulan villaların en önemli özelliği şehirdeki evlerin tam aksine oldukça büyük alana inşa edilmesi, dolayısıyla istenildiği kadar hizmetli, hayvan barındırılıp, her çeşit meyve ve sebze yetiştilebilmeleridir. İki bölümden oluşan villaların bir bölümü la pars rustica olarak adlandırılır ve hizmetçilerin kaldığı, hayvanların barındığı, depoların buluduğu bölümdür. İkinci bölum ise la pars urbana isminin verildiği aile bireylerinin yaşadığı yerdir.Açık alanların bolluğu, pazar (mercato) fikrinin doğmasına sebep olmuştur. Önceleri, Forum’un bir parçası olan mercato yani pazar yeri, M.S. 117′de İmparator Traiano tarafından, ortasından geçen uzun bir cadde ile ayrılan dört katlı iki bina inşa edilerek otonom yani sadece ticaret yapılan bir yer haline getirilmiştir.L’Aqcuadotto (su kemeri), romalıların hayatında çok önemli bir yer tutan en önemli mimari yapılardan birisidir. Dağdaki su kaynağından şehir merkezine, daha sonra da her bir eve ulaştırmak için yapılan su kemerlerinin ilk örneği M.Ö. 312′de yapılan l’Acqua Appia’dır. Romalı mühendislerin bir başka dehası ise kullanılan suyun şehir dışına aktarılması için yapmış oldukları Cloaca Maxima olarak adlandırılan lağım sistemidir.Roma mimarisinin onuru diyebileceğimiz Anıtsal Kemerler veya Zafer Takları, ünlü aileleri veya kişileri anma törenleri için yapılmış anıtlardır. Bunların ilk örnekleri, M.Ö. 2.yy’da yapılmasına rağman Cumhuriyet döneminde ve hatta imparatorluk döneminde de belirli meydanlara dikilmiştir. En ünlü Anıtsal Kemerler; Tito, Settimio Severo ve Costantino’ninkilerdir.Heykeltraşlık alanında yunan sanatını taklit ederek geliştiren Romalılar hem rölyef, hem de heykel alanında bir çok eser bırakmışlardır. En ünlü rölyefli anıtlar; 35m yüksekligine sahip M.Ö. 1.yy’da yapılan Ara Pacis Augustae, ve 6m temel kaidesi olan Colonna Traiano (Traiano Sütunu)’dir

Bugünkü İtalya'da tatil Rehberi

Sınır ve toprak birliğini meydana getiren yeni Devletin sayısız ve çok karmaşık sorunları arasında ülkenin içerisindeki siyasi ve ekonomik farklılıklar bulunmakta idi. Eski Piemonte’nin rastgele yürürlüğe koymuş olduğu idari, yargı ve mali konularla ilgili uygulamalar, İtalya’nın ekonomik bakımdan daha güçlü olan Kuzeyi ve Ortası ile Güneyi (Mezzogiorno) arasındaki farkı daha da açmakta idi. 19. ve 20. yüzyılda özellikle köylu ve en fakir sınıfın oluşturduğu, iki Amarika’ya büyük bir göç kitlesini meydana getiren nüfus bir kaç milyonu bulmuştur.Aynı zamanda, diğer Avrupalı güçlerle rekabet için, İtalya, Afrika’ya sömürgelerini yayma politikasına girmiştir. Bu amacla, 1885-96 yıllarında Eritre, 1889-1905 yıllarında Somalya, 1911-12 yıllarında Libya ve Ege adalarını ele geçiren İtalya, 1902′de Tien-Tsin Bölgesinde bulunan ve yaklaşık 1125 km2lik bölgeyi ticari imtiyazlı bir bölge olarak Çin’den almışlardır.Roma’nın İtalya Birliğine dahil edilmesinden 1870 – 1915 yılları arasında Birinci Dünya savaşına katılmasına kadar geçen süre içerisinde, İtalya, dünya devletlerine göre ekonomik ve sosyal bakımdan çok önemli bir büyümeye sahne olmuştur. Uluslararası ilişkilerinde uygulamış olduğu politikalar, hiç kuşkusuz İtalya’nın lehine gelişmiş, idari yapısını yeniden organize etmesine ve ticari meselelerini uygulamasına yardımcı olmuştur. Daha sonra ise çoğunlukla dış yardım desteği ile ülkenin en önemli gereksinimleri olan tren yolu ağı ve ana sanayilerin kurulması bunları izlemiştir. Aynı zamanda, özellikle Bismark’lı Almanya ve Franz Joseph’li Avusturya ile Üçlü İttifak‘a katılarak uluslarası politik ilişkileri ve ticari bağları sağlamlaştşrmak için teşebbüste bulunmuştur.Dış pazarlardaki fiyatların düşmesi ve çok geniş alanlarda hala eski sistemlerin kullanılmasından dolayı Tarım alanında oldukça büyük sorunlar yaşanmasına ve bulaşıcı hastalıkların ağır yaralarına rağmen, endğstride büyüme devam etmekteydi. İpek ve pamuk olarak iki bölümden oluşan tekstil endüstrisi, metalürji ve makine endüstrileri, Alp ve Appenin vadilerine yeni inşa edilmiş hidrolik barajlardan elde edilen elektrik enerjisi ile desteklenmekteydi.Güney İtalya SorunuÜlkenin sosyal durumu şehir ve köy bölgelerinde büyük farklar göstermekteydi. Güneyde, ağır vergi yükü (örneğin; değirmen vergisi) altında ezilen köylü protestoları çok sıkça görülürken, endüstri işçileri, siyasi dernekler ve ticari birlikler ile daha organize olmuşlardı. anarşistlerin ve eşitlik isteyen hareketlerin oluşturduğu bu işçi sınıfı 1892 yılında Partita Socialistà (Sosyalist Partisi)’ni kurmuşlar ve sonra 1896′da, 1891 yılında XIII. Leo’nun “Rerum novarum” prensiplerini kabul eden Partita Democrazia Cristiana (Hıristiyan Demokrat Partisi) kurulmuştur. Birliğin kurulduğu ilk on yıl boyunca eski sağ görüşlü monarşistler ve liberalller ve sol göruşlü cumhuriyet ve reformcuların bulunduğu parlamentoda sınırlı sayıda bulunan bu hareketlerin önemli temsilcilerinin eklenmesi, parlamento arenasındaki siyasi tartışmaları büyük ölçüde hareketlendirmiştir.Birinci Dünya SavaşıUlusal kitlelerin siyasete direk olarak katılımları, henüz kadınlar dışarıda tutulmasına rağmen, 1913 yılında evrensel oy kullanma hakkının ilanı ile olmuştur. Böylelikle, 1. Dünya Savaşı (1914-18) öncesinde İtalya, sosyal birliğini kurmuş, seçiminde özgür ve her şeyden önce, Birliğin kurulması dönemine göre oldukça modern bir ülke olarak uluslararasu sahnede yerini almıştı.Avusturya ile ilişkilerin soğuması, kaybettiği topraklar arasında olan Trentino ve Venezia Giulia Bölgelerini tekrar geri alma planları, İtalya’nın eski müttefiklerini bırakarak Fransa ve İngiltere ile müttefik olarak aynı saflarda savaşmasına neden olmuştur. Savaşın sonucunda, ciddi krizle (Caporetto, Kasim 1917) karşı karşıya kalmasına ragmen Amerika Birleşik Devletleri’nin yardımını gören İtalya’nın lehine olmuştur. 1919 Vesailles Konferansı ile Trentino, Alto Adige, Venezia Giulia ve Dodecanese Bölgelerini sınırlarına katan İtalya’nın, Fiume ve Dalmaçya kıyılarını da alma isteği reddedilmiştir. Bu karara karşı bir reaksiyon Fiume halkının desteği ile birlikte Gabriele D’Anunzio tarafından gerçekleştirilmiştir.Savaş sonrası politik krizden büyük zaferlerle çıkmasına rağmen İtalya büyük çabalarından dolayı ekonomik bakımdan harabeye dönmüştü. Siyasi ve ekonomik çöküşün sonucunda iyice zayıflayan hükümet, kontrolu kaybedeceği bir döneme girmişti. Savaş sonrası eksik kalan tek konu Rapallo Antlaşması (1920) ile çözüme kavuşmuş; Zadar disindaki tüm dalmaçya kıyıları Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun yıkılması ile ortaya çıkan yeni Yugoslavya Devletine bırakılmış, ayrıca İstria’nın İtalya’ya katılması onaylanmıştır. Fiume, bağımsız bir şehir olarak ilan edilmiş fakat Yugoslavya ile yapılan özel bir anlaşma ile üç yıl sonra İtalya’ya katılmıştır.Bu dönem boyunca bir çok siyasi parti kurulmuştur; Luigi Sturzo liderliğindeki Democrazia Cristiana‘nin bir devamı olan Partito Popolare (Halk Partisi) (1919), Sosyalist partiden ayrılarak Antonio Gramsci liderliğinde kurulan Partito Comunista d’Italia (İtalya Komünist Partisi)(1921), ve en son olarak eskiden sosyalist bir lider ve müdahale seven, ateşli Benito Mussolini‘nin Fasci di Combattimento (Savaş Faşistleri). Bu hareket, 1921 seçimlerinde elde ettigi 35 milletvekili ile parlamentoya girer girmez partilerini Partito Nazionale Fascista (Milli Faşist Partisi)’ne dönüştürmüş ve ihtilal yaratacak bir değişim programı ile 28 Ekim 1922′de Mussolini Liderliğinde yeni hükümetin başına geçmişlerdir

Napolyon'un İtalyası

Bağımsızlığın ve değişimin çekirdekleri ilk olarak Napolyon savaşları ile İtalya’ya ekilmiş, ulusal birlik düşünceleri ise kendisini ilk olarak Cumhuriyetçi Devletler ve İtalya Krallığı olarak göstermiştir. Fransa’da ortaya çıkarak İtalya’da yönetim ve yargı reformları olarak genişleyen birleşme hareketi, yeniden yapılanmaya bir öncü olmuştur. Bu harket, bütün İtalyan Devletlerinin entellektuelleri ile orta-sınıfı ve çoğunlukla gizli çalışan fakat büyük halk kitlelerini etkileyen yurtsever kuruluşlardan (Guiseppe Mazzini’nin “Genç İtalya”sındaki gibi) büyük destek bulmuştur. Özgürlük ve daha fazla demokratik olma isteği, Piemonte Bölgesi’nden Sicilya’ya kadar bütün yarımadayı sarmış fakat, İspanyol anasayasının imtiyazları İtalya kanun yapıcılarına zorla kabul ettirilmiştir (Özellikle Carlo Alberto’dan II. Leopoldo’ya ve II. Ferdinando’dan IX. Pio’ya). Bu olay 1848 yılında da devam etmiştir. 1848 yılı, Paris ve Viyana ihtilallerinden sonra, sadece İtalya için değil aynı zamanda bütün Avrupa için olumlu olayların ve yeniliklerin gerçekleştiği bir yıl olmuştur.Milano ve Venedik’deki isyanlardan cesaret alan Sardenya Kralı Carlo Alberto, İtalya’nın değişik bölgelerinden gelen gönüllüler ile Papa ve Napoli’nin düzenli askerlerinin yardımı ile 1848 yılında Avusturya’ya karşı savaş açar. Fakat ani savunma karşısında Papa ve Napoli askerleri ağır bir yenilgiye uğrar. Bir yıl sonra, Carlo Alberto, Novara’da bir başka atak sonunda geri püskürtülür ve II. Vittorio Emanuele’nin lehine yapılan geri çekilmeye destek verir. Bu sırada, Roma’da bulunmakta olan Mazzini ve Giuseppe Garibaldi, Fransız ve Avusturyalı birliklerin değiştirdikleri kanun yapıcıları görevlerinden alıp bir yıl önce onaylanmış olan yeni anayasanın hükümsüz olduğunu ilan ederler.İtalya BirliğiSonraki on yıl boyunca Piemonte hükümetinin başındaki Kont Camillo Benso Cavour, kabiliyetli ve sabırlı tavrı sayesinde elde ettiği planlarını gerçekleştirme başarısı sayesinde küçük Savoy Devleti’ni büyük Avrupa güçleri ile müttefik bir devlet, Fransızlarla komşuluğunu da bir arkadaşlık durumuna getirmek için uğraşmıştır.Sonuçları elde etmek çok uzun sürmez. Kırım Savaşını sonuçlandıran 1856 Paris Kongresinde, Rus ve Osmanlı güçlerine karşı, Fransız ve İngilizlerle birlikte ittifaka imzasını atar. Cavour, ülke topraklarının sınırları hakkındaki avantajları elde etmeyi hemen başaramasa bile İtalyan sorununu sürekli gündemde tutar. Yaklaşık üç yıl süren bu dönemden sonra 1859 yılının başlarında, Piemonte destekli II. Vittorio Emanuele, tahtından, İtalyan halkına ülkenin milli egemenliğini istediğini belirten bir beyanat yayınlar. Piemonte’yi ele geçirme hayalleri yıkılan Avusturya, Sardenya Krallığına savaş ilan eder. Bu olay, Cavour’un uzun zamandan beri beklediği bir fırsattır.III. Napolyonlu Fransız ordusu ve kanlı zaferlerin Solferino ve San Martinosu, Avusturya’ya karşı bir güç oluşturarak büyük bir zafer kazanırlar. Savaş sonunda imzalanan Villafranca Antlasması ile Lombardia Bölgesi Avusturya’lıların egemenliğinden çıkar. Bu sırada, Orta İtalya ve Romagna Bölgesinde ayaklanmalar çıkarak eski rejimlere dönülür. 1860 yılında yapılan ve Piemonte’ye katılma lehine çıkan oyların yapıldığı referandumun sonucunda, Birleşik İtalya Krallığı‘na bağlı Garibaldi’nin seferi “Binler” sayesinde ele geçirilen Güney İtalya’da dahil olmak üzere tüm ülke’nin her açıdan geliştirilmesi çalışmaları başlar.17 Mart 1861′de Torino’da ilan edilen Birleşik İtalya Krallığı, henüz krallığa dahil olmayan Roma ve Venedik’i sonraki yıllar Krallığa dahil etmiştir. Prusya’nın yardımı sayesinde Avusturya’lılara karşı yapılan savaş sonunda 1866 yılında Venedik, III. Napolyon desteğinde olan Roma ise 20 Eylül 1870′de Kralliğa katılmışlardır.Bütün bu olaylar sonucunda İtalya Devletinin birliğini oluşturan sınırlar hemen oluşturulmuş ve geriye sadece ülkenin sosyal, ekonomik ve kültürel inşasının tamamlanması kalmıştı

İtalya cumhuriyeti

Avusturya Kırallığına karşı Avusturya’nın güneyinde kazandığı büyük zafer ile Napolyon Bonapart, İtalyan yarımadasına girmiş, 16 Mayıs 1796′daki Paris Barış Anlaşması ile de Bügünkü İtalya’nın Piemonte bölgesini de içine alan Savoy Krallığı ile komşu olmuştur. Venedik Cumhuriyetini de eline geçiren Napolyon Bonapart, daha sonra bu bölgeyi Milan Düklüğü karşılığında Avusturya’lılara vermiştir.Napolyon’un İtalya’ya girmesi ile Fransız Ihtilalinin etkileri tüm yarımadada kendisini hissettirmiştir. Papa’ya bağlı devletlerin 1796′da Fransızların egemenliğine geçmesinden sonra ilk bağımsızlık hareketi Reggio Emilia (Bugünkü Emilia Bölgesi)’da gerçekleşmiş ve aynı yılın ağustos ayında Emilio kralı tahtından indirilerek Aralık ayında bağımsız Cispadana Cumhuriyeti ilan edilmiştir. Bu cumhuriyet, bugünkü Italya’nın bayrağı olan beyaz, kırmızı ve yeşil renklerini ilk defa bir bayrak rengi olarak kullanmıştır. 1979 yılının Haziran 29 günü ise iki ayrı cumhuhiret birleşerek Cisalpina Cumhuriyetini kurmuşlar, aynı yılın sonlarına doğru ise Ligure Cumhuriyeti oluşmuştur. Geriye kalan diğer Papa’ya baglı devletler ise 1798′in başlarında Roma Cumhuriyeti çatısı altında birleşmiş, Roma’da yaşayan Papa da Toscana bölgesine kaçmak zorunda kalmıştır. 1799 yılında ise Napoli’nin aristokrat ve entellektuelleri Partenopea Cumhuriyetini kurarak, Kral IV. Fernando’nun Sicilya’ya kacmasına neden olmuşlardır. Daha sonra Toscana bölgesinde de bir Cumhuriyet devleti kurulmuştur.Fakat bu bagımsızlık hayalleri çok kısa sürer. Zira, Napolyon’un (1798-99) Mısır seferini firsat bilen diğer Avrupa Devletleri İngiltere monarşisi ve Rus çarı ile birlikte ittifak kurarak Italya yarımadasındaki Fransız ordusunu geri çekilmek zorunda bırakırlar. Bu geri çekilme sırasında Fransızlar özellikle Napoli’ye büyük hasarlar verirler.İkinci İtalya savaşı 14 Haziran 1800′de Marengo’nun galibiyeti ile başlamasına rağmen, 9 Subat 1801 yılında imzalanan Luneville Barışı ile yarımada yeniden Fransızların egemenliğine geçer. Yarımadanın Napolyon’dan kurtarılarak İtalya Cumhuriyetini kurmayı amaçlayan Cumhuriyetçi fikirler, Cisalpina ve Venedik bölgesinden büyük destek alarak önce 28 Aralık 1805′de İtalya Cumhuriyetini kurarlar. Daha sonra bu cumhuriyet 31 Mart 1805′de İtalya Krallığına dönüştürülür. Papa’nın kontrolu altındaki bölgeler yeniden oluşturulur; Büyük Toscana Düklüğü Etruria Krallığına dönüştürülürken, Lucca, Massa, Piombino ve Carrara Düklüğü, Napolyon’un kız kardeşi Eloise’nin, Napoli Krallığı ise erkek kardeşi Joseph’in himayesine verilir (30 Mart 1806). Yalnızca Sardenya ve Sicilya adaları, Savoy ve Bourbonlara bırakılır.Daha sonraki olaylar, Napolyon’un İtalya’daki egemenliğini daha da pekiştirmiştir. Kayınbiraderi Murat, Napoli tahtına oturmuş, İtalya Krallığı sınırlarını Trentino ve Alto Adige Bölgelerine kadar genişletmiş ve Toscana, 14 Ekim 1810 yılındaki Schonbrumm Barış Anlaşmasıyla Papa ile Fransız İmparatorluğunun ortak yonetimi altına girmiştir. Fakat, Napolyon’un Ruslara karşı yapmış olduğu 1813 Liepzig ve 1815 Waterloo savaşlarını kaybetmesi, 1815′de Murat’ın trajik sonu, 1815 Viyana Kongresi ile elde ettiği haklarla birlikte İtalya, siyasi ve toprak bakımından avantajlı bir şekilde yeniden restore edilme durumuna gelmiştir

Günümüzde İtalya ve Roma turları

Orta ve küçük ölçekli endüstrileri ve işçileri iyi çalışmakta, ihracatta ve turizmde ''Boom'' dönemi yaşanmakta. Caddeler, iyi giyinmiş, mutlu gözüken, nezaket dolu insanlarla ve heryerde çocuklarla dopdolu. Trafiği yoğun, mağazaları kaliteli, çekici ve fazla pahalı olmayan mallar ile dolu, restoranları kalabalık. Bireysellik, açık yüreklilik, karmaşa ve eğlenmeyi severek yaşamak italya turları'yı gizlenemeyecek ve hükümet krizlerinde bile işleri rast gidiyormuş gibi görünen bir ülke yapmaktadır.İtalya'yı ziyaret eden yabancıların sayısının her geçen yıl daha da arttığı kuşku götürmez bir gerçektir.Neden bu barış dolu istila, bu sonsuz uzun ve çetin yolculuk?Sonsuz güneş ışığı hakkında eskimiş sloganlar, spagetti, gondollar, mandolinler ve Latin aşıkları üzerine kurulu sebeplerin bazıları hayali veya abartılıdır. Her an değişime maruz kalabilen kısmen ucuz fiyatlar her zaman belirleyici faktörler değildir.Yabancıların İtalya'ya yönelmesinin nedenleri bazen çelişmektedir. Bazıları dinlendirici, arkadaş canlısı insanlardan hoşlanır, diğerleri yemeği, şarabı, konforlu otelleri, verilen hizmetleri, güneşi, manzarayı sever; bir çoğu ise kültür, sanat ve tarihin tadını çıkarır. Ne olursa olsun, biribirinden sadece 1 - 2 saatlik mesafelerdeki her çeşit ve her zevke uygun atraksiyonları, yoğun bir şekilde, bir paket halinde sunan Dünya'da başka bir ülke olmadığı reddedilemeyecek bir gerçektir: panoramik manzaralı gölleri, buzulları, bakımlı kayak pistleri ve her zaman dorukları karlarla kaplı dağlara tırmanış. Kumlu plajlarında, yeşil tepelari ve ormanlarında, şatolarında, üzüm bağlarında, çiftliklerinde, garip ve hoş köylerinde uzun yürüyüşler, hepsi yakın ulaşım mesafelerinde ve folklör, anıtlar, koşuşturmalı şehirler, topluluk aktiviteleri, operalar, konserler, baleler, kurslar, sanat ve tarih. Ve hiç şüphesiz! Kısa bir zaman öncesine kadar herbirinin kendi tarih ve farklı gelişimi olan ve Torino, Milano, Venedik, Floransa, Napoli, Palermo, Genova ve Roma turları gibi önemli şehirleri kendilerinin başkenti olan dükalıklar, prenslikler ve krallıklar (bazıları yabancıların egemenliğinde)'dan oluşan birçok devlete bölünmüş durumdaydı. Bu nedenle, İtalya'da bazı tarihi kalıntı veya sanat harikası bulunmayan bir kasaba yoktur.İtalyanlar, bir bütün olarak, çok çalışan, barışsever, cömert, alçak gönüllü, müsamahakar, aile düşkünü insanlardır. Bir çok savaşta, çoğunlukla yabancıların komutasında, cesurca savaşmışlar ve büyük sayılarda kayıplar vermişlerdir.Hala, bir ulus olarak İtalya'nın performansı, üzerinde yaşayan insanların bireysel başarılarının toplamı kadar iyi olamaz. Ülkesi yüzyıllar boyunca fakirleşmeye yöneldiği ve kalıcı hatalar yaptığında, İtalyan, birey olarak surumluluğunun farkına vararak tedbirini almasını bilmiştir.İtalyanlar her zaman (bugün bile) siyasi bakımdan bölünmüş (sağ ve soldan çok uzak olan bir düzineden fazla siyasi partiler), diğer insanların görüşlerini kabullenmekte isteksiz, işleri birlikte yapmak ve ortak hedefe ulaşmada başarı kazanmak amacıyla katlanılacaklar için her nasılsa güçlerini birleştirememektedirler. italyan karakterini bir bütün olarak tanımlayacak kesin bir yol yoktur.İtalyanlar kendi ulusal meziyetleri ve kusurları hakkında sürekli olarak konuşurlar. Bu tartışmalar veya münakaşalar gazetelerde, tren kompartımanlarında ve kafelerde durmaksızın devam eder: neden biz hep bu yoldayız? Kesin bir cevap yoktur; sadece tek bir şey söylenebilir, o da italyanların, bazı alışkanlıklar, adetler ve fedakarlıklarda bulunmanın italyanın tipik özellikleri olduğu görüşünde hemfikir olduklarıdır.Ve, tabii ki Futbol: çok şey söylemeye gerek var mı?«İtalya'nın sihirli büyüsü» ve halkı, gösterecek ve sunacak çok şeyi olan bu neşeli, arkadaş canlısı, coşku dolu, heyecan verici ülkeyi keşfetmek için insanları baştan çıkartmaktadırlar

İtalya turları Roma, Venedik, Palermo etkinlikler

AREZZO: "Giostra del Saracino" (At üzerinde mızrak döğüşü - Saracen) Eylül ayının ilk Pazar günü - 13. yüzyıl silahlı şövalyelerin müsabakası.ASCOLI PICENO: "Torneo della Quintana" (Mızrak döğüşü - Quintana) Ağustos'un ilk Pazar günü - 15. yüzyıl kostümleri giymiş yüzlerce kişinin katılımı ile gerçekleştirilen tarihi gösteri.CAGLIARI: "Sagra di Sant'Efisio" (St. Efisio Festivali) 1 - 4 Mayıs - Dünyanın en büyük ve en renkli alayı. 1657 yıllarına tarihlenen kostümler giyen bir kaç bin katolik hacısının atlarla, atlı arabaların eşliğinde ve yürüyerek Aziz Efisio'nun heykelinin taşınması.FLORANSA: "Scoppio del Carro" (Atlı arabanın patlaması) Paskalya Pazarı - Ayin sırasında altardan getirilen makanik bir güvercin vasıtasıyla, Katedral meydanındaki bir havai fişekler piramidi ateşlenmektedir. "Gioco del Calcio" (Futbol Maçı) 24 ve 28 Haziran - Ortaçağ kostümleri ile oynanan bir 16. yüzyıl futbol maçı. Şehrin yüksek bölgelerinde bulunan teraslı bahçelerden ateşlenen havai fişekler.FOLIGNO: "Giostra della Quintana" (At üzerinde mızrak döğüşü - Quintana) Eylül ayının ikinci yarısı - 600 adet 17. yüzyıl şövalyelerinin kostümleri ile yapılan mızrak döğüşlerinin yeniden canladırılması. Bir gece önce tarihi bir olay canlandırılmaktadır.GENZANO: "Infiorata" (Çiçek Festivali) Corpus Domini 23 Haziran. Halılar döşenmiş ve çiçeklerle süslenmiş sokaklar boyunca dinsel bir olayın ihtişamlı gösterisi.GUBBIO: "Festa dei Ceri" (Mum Festivali) 15 Mayıs - Kutsal sandıkların Ingino dağının tepesindeki Kiliseye taşınması olayının yöresel kostümler içerisinde gerçekleştirilmesi. "Palio dei Balestrieri" (Okçuların Palio'su (yarışma)) Mayıs ayının son Pazar günü - Ortaçağ elbiseleri ve silahları ile Gubbio ve Sansepulcrolular arasındaki ortaçağ arbalet (tatar yayı) yarışmaları.LA SPEZIA: "Palio del Golfo" (Körfez Palio'su (yarışma)) Ağustos'un ikinci Pazar günü - 2000 m. kürek yarışması.MAROSTICA: "Partita a Scacchi con Personaggi Viventi" (Canlı İnsanlarla Oynanan Satranç Müsabakası) Çift rakamlı Yılların Eylül Ayı - Satranç oyunu kasabanın meydanında ortaçağ kostümleri giymiş canlı taşlarla oynanmaktadır.NAPOLİ: "Piedigrotta" - 6 ve 7 Eylül - Bir dizi renkli ve harikulade gösteriler - havai fişekler, ışıklandırılmış karnaval teknelerinin gösterileri, Napolitan Şarkı Yarışması.NOLA: "Festa del Giglio" (Zambak Festivali) 20 Haziranı takip eden Pazar günü - Mecazi anlamlar taşıyan kulelerin geleneksel kostümler içerisinde rengarenk bir ortamda taşınması.NUORO: "Sagra del Redentore" (Günahtan Kurtulma Bayramı) 28 - 30 Ağustos - Geleneksel Sardunya kostümleri içerisinde rengarenk kutlamalar.PISA (PİZA): "Gioco del Ponte" (Köprü Savaşı) Haziran Ayının ilk Pazar günü - Bir köprünün ele geçirilmesi için, ortaçağ atmosferi içerisinde gerçekleştirilen, ortaçağ gösterileri ve savaş taklitleri.ROMA: "Epifania" Piazza Navona'da - 6 Ocak. Onikinci gecenin arife gecesinde, Bernini'nin harikulade anıtsal çeşmelerinin bulunduğu ortamda, oyuncak, şeker ve diğer hediyelik eşyaların sergilendiği bir panayır kurulmaktadır. 24 Mart 2002'de, palmiye (hurma Ağacının) Papa tarafından kutsanması ile başlayan kutsal hafta boyunca bir çok kutlamalar yapılmaktadır. Paskalya'da (31 Mart 2002'de) Papa, tüm dünyayı kutsayarak özel 'Urbis et Orbis''ini vermektedir."Festa de Noantri" - 16 - 24 Temmuz - Geleneksel halk dansları ve şarkıları, karnaval gösterileri ve havai fişekleri ile eski Roma turları'nın folklörü.SASSARI: "Cavalcata Sarda" (Sardunya usulü ata binme) 1 Mayıs - Bayanlar ve Bayların pahalı ve rengarenk kostümlerle, bazıları at üzerinde, İsa'nın göğe yükselme gününde, 3000 kişiden fazla insanın katılımı ile gerçekleştirilen geleneksel gösteriler.SIENA: "Il Palio" (At Yarışı) 2 Temmuz ve 16 Ağustos - Eğersiz at yarışı ve gösterileri. Palio (Bayrak/Sancak) için yarışan katılımcılar, 'contrade' olarak adlandırılan şehrin eski mahallelerinin sakinleridir. Rengarenk hareketli ortaçağ törenleri ve hata affetmeyen hünerler.Dünya'nın en canlı ve heyecen verici gösterilerinden birisi olan Palio'yu izlemek isteyen binlerce ziyaretçi ortaçağ Siena'sını tıka basa doldurmaktadırlar. Göz kamaştırıcı ortaçağ kostümleri giyen sürücüler, şehrin mahallerini (contrade) temsil etmekte ve Siena'nın harikulade güzel ana meydanının (Piazza del Campo) çevresinde, vahşi bir ortamda, atların saçlarından tutarak ve tamamen gerçek bir at yarışındaymış gibi ciddi olarak rekabet ederken tehlikeli bir şekilde koşarlar.VENEDİK: 24 Nisan 2002 San Marco (St. Mark) bayramı. "Il Redentore" (Günahdan Kurtulma Bayramı) Temmuzun üçüncü Pazar günü - Gondolların gösterileri ve 1575 yılı salgın hastalığının son bulması anısına yapılan kutlamarın yıldönümü. "Historical Regatta" Eylül Ayının ilk Pazar günü - Venedik turları Cumhuriyetinin bir gösterisini takiben iki adet kürekli gondol arasındaki geleneksel rekabet. "Venedik Karnavalı" Şubat Ayının son iki haftası (1 - 14 Şubat 2002) - Geleneksel kostümler ve maskeli kutlamalar. Sokaklarda ve meydanlarda eğlenceler. Müzik, pantomimciler, havai fişekler.VIAREGGIO: Şubat Ayının 1. ve 2. haftasındaki Karnaval Kutlamaları. 1 - 14 Şubat 2002. Karnaval kutlamalarının en önemli bölümü, harikulade ve rengarek teknelerle yapılan gösterilerdir.24 haziran'da GENOVA ve TORİNO şehirlerinde St. John the Baptist (San Giovanni Battista) adına yapılan kutlamalar; 15 Temmuz Palermo turları (S.ta Rosalia) kutlamaları ile Palermo'lular şehirlerinin koruyucu azizi adına eşi ve benzeri görülmeyen festivaller düzenlemektedirler; 4 Ekim BOLOGNA (St. Petronio); ve 7 Aralık MILAN (St. Ambrose) kutlamaları