Monday, September 21, 2009

Bugünkü İtalya'da tatil Rehberi

Sınır ve toprak birliğini meydana getiren yeni Devletin sayısız ve çok karmaşık sorunları arasında ülkenin içerisindeki siyasi ve ekonomik farklılıklar bulunmakta idi. Eski Piemonte’nin rastgele yürürlüğe koymuş olduğu idari, yargı ve mali konularla ilgili uygulamalar, İtalya’nın ekonomik bakımdan daha güçlü olan Kuzeyi ve Ortası ile Güneyi (Mezzogiorno) arasındaki farkı daha da açmakta idi. 19. ve 20. yüzyılda özellikle köylu ve en fakir sınıfın oluşturduğu, iki Amarika’ya büyük bir göç kitlesini meydana getiren nüfus bir kaç milyonu bulmuştur.Aynı zamanda, diğer Avrupalı güçlerle rekabet için, İtalya, Afrika’ya sömürgelerini yayma politikasına girmiştir. Bu amacla, 1885-96 yıllarında Eritre, 1889-1905 yıllarında Somalya, 1911-12 yıllarında Libya ve Ege adalarını ele geçiren İtalya, 1902′de Tien-Tsin Bölgesinde bulunan ve yaklaşık 1125 km2lik bölgeyi ticari imtiyazlı bir bölge olarak Çin’den almışlardır.Roma’nın İtalya Birliğine dahil edilmesinden 1870 – 1915 yılları arasında Birinci Dünya savaşına katılmasına kadar geçen süre içerisinde, İtalya, dünya devletlerine göre ekonomik ve sosyal bakımdan çok önemli bir büyümeye sahne olmuştur. Uluslararası ilişkilerinde uygulamış olduğu politikalar, hiç kuşkusuz İtalya’nın lehine gelişmiş, idari yapısını yeniden organize etmesine ve ticari meselelerini uygulamasına yardımcı olmuştur. Daha sonra ise çoğunlukla dış yardım desteği ile ülkenin en önemli gereksinimleri olan tren yolu ağı ve ana sanayilerin kurulması bunları izlemiştir. Aynı zamanda, özellikle Bismark’lı Almanya ve Franz Joseph’li Avusturya ile Üçlü İttifak‘a katılarak uluslarası politik ilişkileri ve ticari bağları sağlamlaştşrmak için teşebbüste bulunmuştur.Dış pazarlardaki fiyatların düşmesi ve çok geniş alanlarda hala eski sistemlerin kullanılmasından dolayı Tarım alanında oldukça büyük sorunlar yaşanmasına ve bulaşıcı hastalıkların ağır yaralarına rağmen, endğstride büyüme devam etmekteydi. İpek ve pamuk olarak iki bölümden oluşan tekstil endüstrisi, metalürji ve makine endüstrileri, Alp ve Appenin vadilerine yeni inşa edilmiş hidrolik barajlardan elde edilen elektrik enerjisi ile desteklenmekteydi.Güney İtalya SorunuÜlkenin sosyal durumu şehir ve köy bölgelerinde büyük farklar göstermekteydi. Güneyde, ağır vergi yükü (örneğin; değirmen vergisi) altında ezilen köylü protestoları çok sıkça görülürken, endüstri işçileri, siyasi dernekler ve ticari birlikler ile daha organize olmuşlardı. anarşistlerin ve eşitlik isteyen hareketlerin oluşturduğu bu işçi sınıfı 1892 yılında Partita Socialistà (Sosyalist Partisi)’ni kurmuşlar ve sonra 1896′da, 1891 yılında XIII. Leo’nun “Rerum novarum” prensiplerini kabul eden Partita Democrazia Cristiana (Hıristiyan Demokrat Partisi) kurulmuştur. Birliğin kurulduğu ilk on yıl boyunca eski sağ görüşlü monarşistler ve liberalller ve sol göruşlü cumhuriyet ve reformcuların bulunduğu parlamentoda sınırlı sayıda bulunan bu hareketlerin önemli temsilcilerinin eklenmesi, parlamento arenasındaki siyasi tartışmaları büyük ölçüde hareketlendirmiştir.Birinci Dünya SavaşıUlusal kitlelerin siyasete direk olarak katılımları, henüz kadınlar dışarıda tutulmasına rağmen, 1913 yılında evrensel oy kullanma hakkının ilanı ile olmuştur. Böylelikle, 1. Dünya Savaşı (1914-18) öncesinde İtalya, sosyal birliğini kurmuş, seçiminde özgür ve her şeyden önce, Birliğin kurulması dönemine göre oldukça modern bir ülke olarak uluslararasu sahnede yerini almıştı.Avusturya ile ilişkilerin soğuması, kaybettiği topraklar arasında olan Trentino ve Venezia Giulia Bölgelerini tekrar geri alma planları, İtalya’nın eski müttefiklerini bırakarak Fransa ve İngiltere ile müttefik olarak aynı saflarda savaşmasına neden olmuştur. Savaşın sonucunda, ciddi krizle (Caporetto, Kasim 1917) karşı karşıya kalmasına ragmen Amerika Birleşik Devletleri’nin yardımını gören İtalya’nın lehine olmuştur. 1919 Vesailles Konferansı ile Trentino, Alto Adige, Venezia Giulia ve Dodecanese Bölgelerini sınırlarına katan İtalya’nın, Fiume ve Dalmaçya kıyılarını da alma isteği reddedilmiştir. Bu karara karşı bir reaksiyon Fiume halkının desteği ile birlikte Gabriele D’Anunzio tarafından gerçekleştirilmiştir.Savaş sonrası politik krizden büyük zaferlerle çıkmasına rağmen İtalya büyük çabalarından dolayı ekonomik bakımdan harabeye dönmüştü. Siyasi ve ekonomik çöküşün sonucunda iyice zayıflayan hükümet, kontrolu kaybedeceği bir döneme girmişti. Savaş sonrası eksik kalan tek konu Rapallo Antlaşması (1920) ile çözüme kavuşmuş; Zadar disindaki tüm dalmaçya kıyıları Avusturya-Macaristan İmparatorluğunun yıkılması ile ortaya çıkan yeni Yugoslavya Devletine bırakılmış, ayrıca İstria’nın İtalya’ya katılması onaylanmıştır. Fiume, bağımsız bir şehir olarak ilan edilmiş fakat Yugoslavya ile yapılan özel bir anlaşma ile üç yıl sonra İtalya’ya katılmıştır.Bu dönem boyunca bir çok siyasi parti kurulmuştur; Luigi Sturzo liderliğindeki Democrazia Cristiana‘nin bir devamı olan Partito Popolare (Halk Partisi) (1919), Sosyalist partiden ayrılarak Antonio Gramsci liderliğinde kurulan Partito Comunista d’Italia (İtalya Komünist Partisi)(1921), ve en son olarak eskiden sosyalist bir lider ve müdahale seven, ateşli Benito Mussolini‘nin Fasci di Combattimento (Savaş Faşistleri). Bu hareket, 1921 seçimlerinde elde ettigi 35 milletvekili ile parlamentoya girer girmez partilerini Partito Nazionale Fascista (Milli Faşist Partisi)’ne dönüştürmüş ve ihtilal yaratacak bir değişim programı ile 28 Ekim 1922′de Mussolini Liderliğinde yeni hükümetin başına geçmişlerdir

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.